türk halk müziği

şuursuz şuursuz
anadolu, trakya, kafkasya, kırım, kerkük, vs'yi kapsayan topraklarda yaşamış her kökenden insanın binlerce yıllık birikiminin, acılarının, çaresizliğinin, sevinçlerinin ve "aşklarının" dile geldiği binlerce eserden oluşan türkü portalı. 8'lik ve 11'lik hece ölçülerinin yoğun kullanıldığı, saraydan emirle, alkol melankolisiyle değil duyguyla yapılmış anonim veya sahibi bilinen türküler bütünü. son 30 yıldır bu birikme durmuştur, ekleme yapılamamaktadır.
br4n br4n
1950, 1960 ve 1970 türkiyesinde; türk sanat müziğini, istanbul gibi şehir zenginlerinin dinlediği, türk halk müziğini ise anadolu ve fakir toplumun dinlediği müzik türüdür.

türk halk müziği dinlenmesi gereken anadolu müziğidir. bizim kültürümüzdür.
topraksu topraksu
günümüz müzisyenleri tarafından sırf talep görsün diye itibarsızlaştırılan, fakat ne olursa olsun kendini koruyabilen, sadece müzik olmayan, içinde tarihi ve kültürü de yaşatan, ataların dedelerin mirasıdır.
kontrtenor kontrtenor
türk halk müziği yani türkü. adı üstünde türk'e ait olan türk'e özgü.

dünya topraklarında varolduğumuz günden bugüne dek gelen keşfedilmemiş binlercesinin yanısıra sadece kayıtlı 5000+ sözlü 500+ sözsüz türkümüz bulunuyor. büyüklerimiz belki kendilerince haklı sebeplerle telif peşinde koşadursun onların tamamı hepimizin ortak mirası. sen sahip çıkmazsan ben sahip çıkmazsam yok olup gidecekler. bir sonraki nesil ne bundan mahrum edilmeli ne de özünü kaybetmelidir. tamam güzel kardeşim progresif metal de dinle ama gel gör senin daha derin anlamlar ve her ne kadar kabul etmesen de daha müzikal bir mirasın var. bu koca bir derya. başka denizlerde yüz ama kendi okyanusunu yalnızlığına terketme.

bilmeyenler için türküler çoook kola ayrılsa da biz yine teori de ezgilerine göre ikiye ayıralım. kırık havalar ve uzun havalar diyelim adlarına. kırık havalar usüllü ezgilerdir. uzun havalar ise usülsüz. aslında usülsüz değil de serbest usül desek yeridir. uzun hava okumak aşık olmak gibidir aslında okuyanlar bilir. i̇nanılmaz bir iç ritmi vardır. i̇nsanda farklı duyguları uyandırır. tıpkı aşık olduğunuz kızı görünce kalbinizin midenizin böbreğinizin dalağınızın içinde uçuşan kelebekler kuşlar gibi bir şeyler pır pır eder içerde. usülsüz demek yerine adı koyulamayan bir garip kalp ritmi diyelim uzun havalar için.

deyiş de bizimdir semah da. halay, horon, zeybek de bizimdir. karşılama ve ağırlama da. teke zortlatması da bizim gakgili havası da. barak okunsa da gözlerin yaşarır bozlak okunsa da yüreğin dağlanır. gurbeti, yolu, yaylası hepsinin havası da bizim. ve sen bunları yok sayarsan kardeşim beraber yok olmaya mahkumuz.

bizi sağcı solcu, alevi sünni, türk kürt laz çerkes diye ayırdılar da bi türküleri yok edemediler. onlar bizim en sıkı bağımız. hangisi kulağına çalınsa göreceksin ki içinde sen de varsın ben de varım. biz varız. evet evet bir bakmışsın biz aslında sadece bizmişiz kardeşmişiz. kendi kolumuzu kesmeye çalışmışız yıllarca.

türküleri sevin. onlar bizi biz olarak ayakta tutacak...
ayrılıkçıtamilgerillası ayrılıkçıtamilgerillası
bu ülkenin overrated unsurlarından biridir.

cumhuriyet ideolojisinin osmanlı'ya ait ne varsa dönüştürürken yazık ki unuttuğu çok önemli bir unsur olan şehir kültürü olgusunun zayıf olmasından kaynaklı doğan boşluğa oturmuş, okumuşu okumamışı, şehirlisi köylüsü aynı müziği dinler aynı müzikte kendini bulur olmuştur.

okumuş yazmış, kültürel manada kendini geliştirmiş olması beklenen insanlarla, herhangi formel bir eğitime girmemiş köy kasaba kültürü insanlarının (kesinlikle bir küçümseme içermemektedir) duygularını ifade ediş biçiminin bu denli aynı olabilmesi gerçekten şaşırtıcıdır.

okumuş yazmış kesim maddi zevkler alanında nasıl kendini geliştiriyorsa, örneğin araba tercihi olarak toros ya da şahin tercih edilmiyorsa, ruhsal zevkler alanında da kendini geliştirmesi beklenir aslında. halk müziği bu metaforda tam da bir toros veya şahine benzer.

bu müziğin, böylesi bir şehirleşme ortamında geniş halk kitlelerine hitap edebiliyor olması gerçekten de üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir konudur. bu biraz da şehirleşirken yerine bir şey koyamamayla da ilgilidir.