malesef profesyönelce yönetilemeyen ve zaman içerisinde eski etkinliğini kaybetmiş kurum.
kurumsallaşma konusunda çok geri kaldı. kendine gelir getirecek ekonomik parametreler yaratma konusunda ya hiç bilgileri yok. ya da bilgisi olanları bu kurumun 10 km yakınına sokmuyorlar. tek gelir kapısı olarak kurban bayramında toplanan deriler gözüküyor. bir de sözüm ona sivil havacılık kurslarından kazanılan paralar var. fakat çok düşük miktarlar. kurumun içine düştüğü ekonomik krizi gerçek hayattan örneklerle açıklayayım. şimdi efenim diyelim ki paraşüt sporu yapmak istiyorsunuz. ölmeden önce bi uçaktan atlayayim da nasıl bir heyecanmış göreyim istiyorsunuz ve türk hava kurumunun paraşüt kursuna başvuruyorsunuz. öncelikle şunu söyleyeyim. her isteyen yapamıyor paraşüt sporunu. istediğin kadar para pul dök, "kontenjan" sınırlı. atıyorum 40 kişiden fazlası fazla maliyetli olduğu için alınmıyor kursa. hadi diyelim araya torpil soktunuz, girdiniz. bu sefer de 1 haftalık eğitim sonrası sadece 1 defa atlayış yapmana izin veriyorlar. lan zaten yeni başlayan ilk atlayıştan bi bok anlamaz ki. korkudan dölü kurur. ikinci üçüncü seferde havacılığı sevmeye başlar. sebeb yine aynı."uçağın mazot parasını karşılayamıyoruz."
rezilliğe bakar mısınız? allah aşkına oturun bir düşünün. atatürk'ün 1925 de özel emriyle kurdurduğu, üzerine 40.000 defa durduğu, konuşma yaptığı her yerde yinelediği "sivil havacılık ve önemi" helak olmuş gitmiş ülkede. bu tablodan sorumlu olan insanlar var. öncelikle bu kurumun daimi üyeleri arasında
cumhurbaşkanı,
başbakan,
hava kuvvetleri komutanı ve
ankara valisi gibi isimler var. yani her kim bu mevkilerden birisine gelirse; türk hava kurumu'nunda yönetici veya söz sahibi insan konumuna geliyor. allah için bir kere ağızlarından bir kelam çıktığını duymadım. yapacakları da çok bir şey değil. adam gibi bir yönetici verecekler başlarına, bu işe sevdalı birisi olacak. biraz da ekonomik destek. hepsi bu.
unutmadan hatırlatayım: "
istikbal göklerdedir."