türkbükü

2 /
olivepoison olivepoison
hemen bir önceki koy'daki gölköy bile bu kadar adı olmamasına rağmen çok daha keyiflidir. bir gümüşlük bile etmez ancak piyasa ise amaç, gidilebilir. herkes birbirinin gözlüğünü, terliğini, bileziğini kese kese güneşlenir egomuzda tavan yapar oh lüküs hayat.
ladyseverus ladyseverus
sahilini bir köprü ayırır. köprünün bir tarafı deliler gibi para harcamak isteyenler için birebir bir mekanken diğer tarafı daha ekonomiktir. ablalar abiler gösteriş yapmak ve ne kadar çok paralarının olduğunu göstermek için ellerinden gelen her şeyi yapmışlar. fazlaca lüks kesime hitap eeden bir yazlık mekan. denizi o kadar insanı kaldıramamış ve haliyle kirlenmiş. güzelim yere yazık etmişler kısaca. yerleşim yeriyse çok çok sıradan sanki sadece kendi halkı yaşpayan bir köy gibi. o kadar turist çeken bir yerin sadece sahili değil kendisinin de bakımlı ve güzel olması gerekirdi.
maussollos maussollos
aslında 50 sene evvel burası bir balıkçı kasabası bile değildi. toplamda 10 tane ev ancak vardı. esas yerleşim eski gölköy denen gündoğan kavşağındaydı. burası köyün yalısı yani sahiliydi. birkaç balıkçının uğradığı bu koy, mübadele öncesi rumbükü yani rum limanı olarak bilinirdi. eski kaynaklarda halen böyle gözükür. sonraları türkçeleştirmek adına orijinal isimlerin başına gelen rumbükü'nün de başına gelmiş ve türkbükü ismine kavuşmuştur.

zamanında köy-kasaba bile olmayan türkbükü şimdilerde akdeniz'de rantı sayılı noktalardan birine döndü.
buenos aires belediye meclis üyesi buenos aires belediye meclis üyesi
adının halklarınbükü olarak değiştirilmesi gereken yerleşim birimi.
ne o öyle türkbükü. bu ülkede türkü, kürdü, arabı, latini, eskimosu kardeşçe yaşıyor.
ve diğer etnik süprünt.. pardon etnik grupların kendini dışlanmış hissetmemesi gerekli.
ffhoşizzmin(kürtçü aksanı ile) lüzumu yok
enfekiyon enfekiyon
gitmem diye tepindiğim halde yaka paça arkadaşlar tarafından zorla götürüldüğüm yer. aleme akan kokoşları, para babalarını, tiki yavruları gördükten sonra iyice dellendim. hele de behiye'nin sandığı denen yerde bülent ersoy'un akrabası olduğundan kuşkulandığım bir teyzenin sıradan el yapımı ürünleri fahiş fiyatlarlarla leblebi gibi sattığını gördükten sonra resmen uçukladım. onu bunu bırakın da benim el sanatları okuyan kardeşim orada satılanlardan çok daha iyilerini yapıp eşe dosta hediye ediyor. eve dönünce kanına girip ucuz sandık diye bir stand açtırayım bari. üç beş yolunu bulsun garibim.
2 /