türkiye nereye gidiyor

kaza eseri televizyon karşısına geçen ve yine kaza eseri ünlüler çiftliği, gelinim olurmusun türü programları izleyip kahrolan türklerin, cumhuriyetimizin 81. yılını tamamladığı şu vakitlerde sorup durduğu ve ülkenin, yönetenleri ve yönetilenleriyle ne kadar vahim bir durumda olduğuna dikkat çeken sorudur.

akabinde gelecek "kurtuluş savaşını bu millet mi kazandı?" veya "atatürk bu vatanı bu insanlara mı emanet etti?" soruylarıyla bu durum daha da güzel irdelenebilir.

evet. doğrudur, acıdır. türk milleti atatürk'ün yıllar öncesinde işaret ettiği gibi gaflet ve dalalet içindedir. söz konusu olan, sosyal ve kültürel benliğin değil, insanlığın bütünüyle kaybedilmesidir.

avrupa'da bunun gibi çok daha fazla, çok daha lüzumsuz ve çok daha beyin yıkayıcı programlar yapılmasına karşın, ortalama bir avrupa ülkesindeki eğitim düzeyi, kitap okuma alışkanlıkları ve bir işe yaramak için çalışma içgüdüsü bizlerin çok daha üzerindedir.

bu noktada bir şeylerin yanlış gittiği apaçık ortadadır. çünkü birkaç yüzyıldır avrupalılaşmak için kendini durmadan yenilemeye çalışan bir millet, nasıl olur da her geçen gün avrupanın daha da gerisine düşer.

belki de avrupalılardan aldığımız şeyler, yanlış şeylerdir. eğer her geçen gün avrupa daha da ilerliyor ve de biz onlara arkadan el sallıyorsak, daha da acısı her geçen gün avrupalılaşma adına daha çok çaba harcayıp bu duruma geliyorsak, hata ne avrupa'da, ne de avrupa'nın yada amerika'nın türkiye'yi güçsüz duruma düşürmeye çalışan gizli ajanlarındadır. sorun sadece avrupanın sevimsiz taraflarını alıp ıslahat yada reform süsüyle benliğimize kazıdığımız kendimizdedir.

an itibarıyla habertürk te yiğit bulut'un sunduğu basın kulübü programında , eser karakaş , doğu ergil, ümit kocasakal ve muammer aydın'ın tartıştığı konu başlığıdır.

cevabı bok yolu olarak yanıtlanabilecek sorudur. bendeniz sorunun cevabının bu şekilde olduğuna inanmamdan beri bir ikilem içersinde olup, ben en iyisi başka şeylerle ilgileneyim diye düşünmüşümdür. türkiye'nin yakın tarihi hakkında, yaşanan darbeler, idam cezları vs daha da bilgi sahibi oldukça, karamsarlaşırım. zannetmiyorum ki dünya'nın başka bir ülkesinde 10 sene ara ile darbe olsun... bunun yanında bir seçim zamanı geldiğinde sırf ak partiyi durdurmak için yapılan, aslen ne liderine saygı duyduğum ne de mecliste yaptığı siyasetten memnun kaldığım partiye oy vermek... yok arkadaş, üniversitenin başlangıcındaki apolitik, siyasetle ilintisi olmayan halime dönsem keşke.

yani türkiye'mizi güzel yerlere gitmesi için sanırım atatürk gibi bütün vatan tarafından sevilcek bir lidere ihtiyaç var. gerçi az önce düşünceler kafamda hızlıca şekillendi, eğer atütürk'ün muazzam askerlik geçmişi ve komutanlığı olmasa, büyük önder belki de harcanır giderdi mecliste... dağınık bir şekilde gidiyor yazı farkındayım fakat bu soru hakkında düşünmek bulandırıyor zaten beynimi. evet, güzel yerlere gitmek için, sürücü değişmeli, umalım ki gelcek seçimlerde en azından son yıllarda çukurun dibine doğru olan inişimizi hızlandıran parti şöfor mahallinden ayrılsın.

özetle, şöyle diyorum: " bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamate!".

(bkz:bindik bi alamete gidiyoz kıyamete )

kahvelerde istisnasız her gün yapılan efsanevi geyik...

merkez bankasının (bkz: tcmb evds, türkiye cumhuriyet merkez bankası bünyesinde toplanan ve/veya üretilen istatistiki verilerin dileyen herkese internet ortamından dağıtımını s... tcmb ) isimli websitesinden görülebilicek durumdur.

dış borçları görmek için şu adımları izleyiniz.
web sitesinden dış borçlar ve ödemeler dengesi başlık altındaki dış borçlar brüt hazine isimli linke tıklayın.
hangi tarihler arasındaki bilgileri istediğinizi seçtikten sonra zaman serileri kısmından toplamı seçin ve grafik olarak yada hertürlü formatta bilgisayarınızda görebilirsiniz.

iç borç bilgileri için
kamu maliyesi başlığı altındaki ıç borç stok verileri hazine linkine tıklayın
buradanda iç borç verilerini görebiliyorsunuz. ve türkiyenin nereye gittiğini kendi gözünüzle görüyorsunuz.

(bkz: resim nasıl yükleniyor)

(bkz: atta)

i̇nsanın düşünmeden edemediği soru cümlesi. hakki̇katen nereye gi̇di̇yoruz?

üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne mi̇?
hukukun üstünlüğünden üstünlerin hukukuna mi?

(bkz: hiç bilinmeyenli denklem)

(bkz: adını recep koydum türkiye nin yolu )

gittiği yolun yol olmadığı kesindir.

ilkokul zamanlarımdan kalma bir kitaptan aklımda kalan bir şiiri buraya bırakıyorum;

yarını düşlüyoruz ve yarın gelmiyor;
gerçekten istemediğimiz zaferler düşlüyoruz.
yeni gün çoktan geldiği halde,
yeni bir gün düşlüyoruz.
yapılması gereken savaşlardan kaçıyoruz.

çağrıyı duyuyoruz; ama hiç önemsemiyoruz;
gelecek henüz bir planken,o gelecek için ümitleniyoruz.
her gün kaçtığımız bilgeliği düşlüyoruz,
kurtuluş elimizdeyken,kurtarıcı için dua ediyoruz.

ve hala uyuyoruz.
ve hala uyuyoruz.
ve hala dua ediyoruz.
ve hala korkuyoruz...

(bkz: ölü ozanlar derneği)

eve gelince tv de annemin kaçırmadan izlediği programdaki bir konuya denk geldim.

daha 21 yaşında 4 çocuğu olan kadının, 15 yaşında birine kaçması, son yorumunda ise kaçtığı kişi yerine onun babasının yanında kalma istediğini gördükten sonra hepten karanlığa yürüdüğümüze inanıyorum.
her tv ye baktığımda, kadının önceki günden daha kötü bir karar verdiğini görüyorum. yadırgamak gibi algılanmasın, yalnızca üzüldüğümü belirtmek isterim.

bu durum en az 3-5 kişiye cesaret veriyorsa, tv de aleni konuşulmasını aşırı vahim buluyorum.
bunları kimse görmüyor mu gerçekten, her kanalda benzeri var bir tane.

gideceği yer olmadığından duvara toslayıp pert olduğundan, eli yüzü düzgün şekilde toplanmayı bekliyor.
editos: cümle içinde iki defa ayni kelimeyi kullanmışım.

umarım benimle aynı yere değildir.

pek iyi bir yere gitmediği kesin. geçen bir konferansta suriyeli mülteciler ile ilgili yapılmış çalışmaları dinleme fırsatı buldum.

mülteciler arasındaki okula 6-7 yaşında başlayabilen şanslı kesim 12-13 yaşlarına geldiğinde erkek ise çalışmak için kız ise evlenmek için okulu bırakıyor. hiç okula başlamayanları siz düşünün.