
#3891103 ·
· 8
içinizde bu ülkü ocağı denen yerlere gitmemiş olan varsa çok şey kaçırmıştır. benden söylemesi.
içimde ülkü ocaklarına gitmek gibi bir arzu ve heves hiçbir zaman oluşmamıştır. ama merak denen illet yok mu? merak ne güzel şey cingılı kulaklarımda çınlamaya başladı şu an. ve işte o merak;
bir defalığına olmak kaydıyla oturduğum semtte bulunan bir ülkü ocağına gitmiştim. gittiğim dönem lise yıllarıma tekabül ediyordu. aman yanlış anlaşılmasın, dedim ya; meraktan benimkisi. sırf 3 yıllık bir lise hayatının hasarsız atlatılması amacıyla ülkü ocağına giden o ipnetorlardan değilim ben. gözlemlemeye ve orada toplaşıp ne bok yediklerini görmekti niyetim. isterseniz gözlemlerime geçelim.
şimdi.. içeriye ilk girildiği anda yaklaşık 25-30 tane adamın ki; bu 50-60 adet ayak eder, leş gibi ayak kokusuyla buram buram hoşgeldin havası hakimdir. içerideki ayak kokusu o kadar yoğundur ki yer yer bu kokunun gözle görüldüğü dahi tarafımdan tasdik edilmiştir. (girişe bakar mısınız, daha şimdiden lanet ettim geldiğime)
isteyen istediği yere oturur. yere derken mecazi olarak değil, gerçekten yere oturusunuz çünkü üzerine oturabileceğiniz herhangi bir tabure, iskemle vs. hiç bir eşya yoktur. götünü koyacak yer bul, haline şükret yani. fazlasını arama. içeride moderatör gibi eleman bulunur. adı "reis"tir. bu kanıya herkesin ona "reis" demesinden vardım. yoksa gerçek adı da olmayabilir ama neyse. koy götüne reisin şimdilik.(reisin iskemlesi vardı lan) hee.. bir de reisin yanında yancısı vardır. bu kişi reisten sonra gelen 2. büyük rütbeyi almıştır. ne mezunudur, ne kadar bilgili adamdır onu bilemem. belki de reisin kankasıdır. onun için böyle büyük bir konuma yerleştirilmiştir. (kadrolaşma)
yeter sayısı alındıktan sonra reis bir şeyler anlatmakta, o günlerin gündemiyle ilgili önemli konu başlıklarınını içine yorumlar katarak tebaya sunmakta ve bu konu hakkında fikri olanlara söz vermektedir. ben söz falan almamıştım. hala ayak kokusuyla baş ediyordum çünkü. millet alışkın olacak ki; bu durumu yok sayıyorlardı ya da evrim geçirerek o ortama ayak uydurmayı başarmışlardı. bunun gibi bir şeydi işte.
dediğim gibi konular tartışılıyordu. arada tuvalete gitmek isteyen reis'e değil de onun yancısına çaktırıp tuvalete gidiyordu falan. konular bittikten sonra sözlü yapıyordu reis efendi. seçtiği kişilere şu an hatırlamadığım bir kaç "ülkücünün bilmesi gerekenler" diye tahmin ettiğim sorular yöneltiyordu. içerik hatırlanacak şeyler olsaydı mutlaka hatırladım hacı. emin ol. demek ki içerik boşmuş anlayacağın.
daha sonra çay ve bisküvi faslı. daha da sonra o hafta posta yemiş teba üyelerinin durumu reise bildirip halledileceği yönünde söz almaları şeklinde devam eden bir etkinlik akışı. ve bir ton zaman kaybı.
bitse de gitsek dediğim çok net aklımdadır. bitti ve gidiyoruz işte. he he.
merak ettiğim için yaşamış olduğum bu deneyimden öğrendiklerim vardı tabi. mesela her şey merak edilecek kadar önemli değildir gibi bir sonuç çıkardım. meğer ülkü ocaklarının da bana vereceği bir ders varmış. öğrenmiş oldum.
not: en başta; gitmeyenler çok şey kaçırmıştır demişim, yalan söylemişim. aksine çok şey kazanmışlardır.
içimde ülkü ocaklarına gitmek gibi bir arzu ve heves hiçbir zaman oluşmamıştır. ama merak denen illet yok mu? merak ne güzel şey cingılı kulaklarımda çınlamaya başladı şu an. ve işte o merak;
bir defalığına olmak kaydıyla oturduğum semtte bulunan bir ülkü ocağına gitmiştim. gittiğim dönem lise yıllarıma tekabül ediyordu. aman yanlış anlaşılmasın, dedim ya; meraktan benimkisi. sırf 3 yıllık bir lise hayatının hasarsız atlatılması amacıyla ülkü ocağına giden o ipnetorlardan değilim ben. gözlemlemeye ve orada toplaşıp ne bok yediklerini görmekti niyetim. isterseniz gözlemlerime geçelim.
şimdi.. içeriye ilk girildiği anda yaklaşık 25-30 tane adamın ki; bu 50-60 adet ayak eder, leş gibi ayak kokusuyla buram buram hoşgeldin havası hakimdir. içerideki ayak kokusu o kadar yoğundur ki yer yer bu kokunun gözle görüldüğü dahi tarafımdan tasdik edilmiştir. (girişe bakar mısınız, daha şimdiden lanet ettim geldiğime)
isteyen istediği yere oturur. yere derken mecazi olarak değil, gerçekten yere oturusunuz çünkü üzerine oturabileceğiniz herhangi bir tabure, iskemle vs. hiç bir eşya yoktur. götünü koyacak yer bul, haline şükret yani. fazlasını arama. içeride moderatör gibi eleman bulunur. adı "reis"tir. bu kanıya herkesin ona "reis" demesinden vardım. yoksa gerçek adı da olmayabilir ama neyse. koy götüne reisin şimdilik.(reisin iskemlesi vardı lan) hee.. bir de reisin yanında yancısı vardır. bu kişi reisten sonra gelen 2. büyük rütbeyi almıştır. ne mezunudur, ne kadar bilgili adamdır onu bilemem. belki de reisin kankasıdır. onun için böyle büyük bir konuma yerleştirilmiştir. (kadrolaşma)
yeter sayısı alındıktan sonra reis bir şeyler anlatmakta, o günlerin gündemiyle ilgili önemli konu başlıklarınını içine yorumlar katarak tebaya sunmakta ve bu konu hakkında fikri olanlara söz vermektedir. ben söz falan almamıştım. hala ayak kokusuyla baş ediyordum çünkü. millet alışkın olacak ki; bu durumu yok sayıyorlardı ya da evrim geçirerek o ortama ayak uydurmayı başarmışlardı. bunun gibi bir şeydi işte.
dediğim gibi konular tartışılıyordu. arada tuvalete gitmek isteyen reis'e değil de onun yancısına çaktırıp tuvalete gidiyordu falan. konular bittikten sonra sözlü yapıyordu reis efendi. seçtiği kişilere şu an hatırlamadığım bir kaç "ülkücünün bilmesi gerekenler" diye tahmin ettiğim sorular yöneltiyordu. içerik hatırlanacak şeyler olsaydı mutlaka hatırladım hacı. emin ol. demek ki içerik boşmuş anlayacağın.
daha sonra çay ve bisküvi faslı. daha da sonra o hafta posta yemiş teba üyelerinin durumu reise bildirip halledileceği yönünde söz almaları şeklinde devam eden bir etkinlik akışı. ve bir ton zaman kaybı.
bitse de gitsek dediğim çok net aklımdadır. bitti ve gidiyoruz işte. he he.
merak ettiğim için yaşamış olduğum bu deneyimden öğrendiklerim vardı tabi. mesela her şey merak edilecek kadar önemli değildir gibi bir sonuç çıkardım. meğer ülkü ocaklarının da bana vereceği bir ders varmış. öğrenmiş oldum.
not: en başta; gitmeyenler çok şey kaçırmıştır demişim, yalan söylemişim. aksine çok şey kazanmışlardır.