ülkücü

1 /
yirmiyedi yirmiyedi
kıbrıs'ta şu afişi dağıtarak savaş çığırtkanlığı yapmaya çabalayan örgütün sempatizanları:

"onlar, "lütfen"den anlamaz. "ulan"dan anlar.
onlar çiçekten anlamaz. dikenden anlar. güvercinden, kelebekten değil; kartaldan anlar.
ve onlar kanadan anlamaz, gagadan anlar, pençeden anlar.
düşünmedik ki tokatla, yumrukla beslenmeye alışmış olanlar el işaretinden değil, tokattan yumruktan anlar.
onlar, ipekten, kağıttan değil demirden, çelikten, kurşundan anlar.
onlar yazışmadan, çizişmeden, buluşmadan, görüşmeden anlamaz.. dövüşmeden anlar.
...
karacısı da, havacısı da, denizcisi de pek iyi biliyordu ki, kıbrıs'ta meydanı boş bulanlar, uçurtmadan, balonlardan anlamaz... roketten anlar..."

!:kıbrıs'ta savaş çıkarsa bakalım apolitik arılar siyasetten uzak durmak için neler yapacaklar!:
bınar bınar
ülkü ideal demek olduğundan ülkücü de aslında idealist demek oluyo, ama ne yazık ki kendi idealleri olmayan, bir etiket, çevre bulmak için hayatlarında türk olmaktan başka övünülecek ve peşinden gidilecek bi kavram olmadığından sürüye katılmış, çoğu sonradan pişman * olup gruptan ayrılan insanların oluşturduğu bi amaçları olduğunu sanan boş insanlarca sahiplenilmiştir..
cyd cyd
atatürk'ün en sevdiği kelimelerden biri ülkü idi biri de inkılap (devrim).

ülkücüler, faşist oldu, devrimci dediklerimiz birbirini yiyo,türk ocakları, faşist yuvası oldu, halkevleri ne durumda.

ee nooldu şimd??
kurabiye kurabiye
bir ideali bir ülküsü olan kişi.

şuan için mhp'nin eli altında olan ülkü ocaklarında bulunan ve kendilerine ülkücü diyen ve hemen hemen herşeyden tahrik olup seni sorgulama yetkilerini kendilerinde bulan ahlak zabıtalarına verilen ortak ad.
cabbar cabbar
ortaokuldayken duymuştum ilk kez ülkücü diye birşeyi. bi de ülkücüler diye birşey vardı. bu abiler okula alakasız takım elbiselerle gelir, her daim jilet gibi görünür, ayakkabıları pırıl pırıl ve sivri uçludur, çünkü bir kavga anında sivri uçlu kunduralar çok işe yarar, bilen bilir. sık sık bu ülkücü abiler hocalarla dövüşürler, birbirleriyle dövüşürlerdi. mütemadiyen güzel kızlara takılır dururlardı. okuldan eve dönüşte bu kaşar ablaların arkasına takılarak olmadık laflar ederler, kelime hazinemi ve hayal gücümü zenginleştirirlerdi. jöle değil briyantin kullanırlardı. yüzünde yara olanları makbüldü o zaman. bi de lise biter bitmez süper fiyakalı bir bıyık bırakırlardı ki o zamanlar en kral rock starlarından daha çok saygı duyardım kendilerine. liseye başlayınca anladım ki bu abilerin bir de düşünenleri varmış. zavallı beynimin hiç haberi olmadığı bir sürü şeyin içinde buldum kendimi. bir de bunların solcuları varmış meğer. birbirleriyle hiç konuşmadan birine düşman olmanın ilk örneğini gördüğüm yıllar da gene lise yıllarıma denk gelir. sonra ülkücü ismini nadiren duymaya başladım. anladığım kadarıyla bu abiler isim değişikliği yapmış, kendilerine başka birşey demeye başlamışlardı herhalde. öss mösese derken unuttuk gitti hepsini. yıllar sonra bi' de baktım, hayallerimde kalmış bu bıçkın abiler, diğerleriyle birlikte...
dmoment dmoment
ülkücülere sorarsanız vatanını seven türk gibi bir tanım yaparlar.ancak geriye dönüp bakıldığında türkiye nin tam bağımsız olması için verilen mücadeleye karşı abd çıkarlarının savunucuları konumunda oldukları görülür.genelde ne dediğinize değil kim olduğunuza,ideolojinize bakarlar.
yuziko yuziko
fikirlerini beğenmesem de, bu tür oluşumların gruplaşma, nifak ve nefreti arttırtığını, ateşlediğini , türkiye'nin ve hatta dünyanın kanayan yarası "ötekileştirme"yi yaygınlaştırdığını savunsam da kişi bazında kimseye (ülkücüye) hakaret edilmemesi ve kimsenin küçük görülmemesi gerekir. çünkü birey sırf savunduğu düşünceden ötürü dışlanmamalı.eğer salt bireye nefret duyarsak asıl faşizmi gerçekleştirmiş oluruz. büyük kafalar fikirleri....

(bkz: rasyonalizm)
kulaksızmidas kulaksızmidas
üniversite kantinlerinde reislik yapan, yeni başlayan çiçeği burnunda talebeleri bir kenara çekip, sen ne ayaksın tarzı ültümatonlarıyla daha ilk günden onları üniversiteye başladığına pişman eden, yurt basıp baba toprağından bir otobüs parası, birde elinde kitabıyla çıkıp gelmiş insanları sırf doğulu oldukları için sere serpe döven,kafa tokuşturduklarından mı içlerinde beyin kalmadığını düşündüğüm kendini bu şekilde adlandıran topluluk.
kramer kramer
ülkücü gruba mensup arkadaşımla vakti zamanında lisede geçen diyalog:

+ abi, o satırla ne yapacaksın
- dişediş, kanakan, intikam, intikam
+ adam mı öldüreceksin?
- sana noluyo lan? komünist misin yoksa??
+ öyleysem ne değişir?
- allah'a inanmıyorsun demek.

daha fazla konuşamadım, hata bende...
chaghdash chaghdash
sıklıkla söylenen şeydir "ülkücü aslında vatanına, milletine, bayrağına bağlı olan insandır, ülkücüyüm diye gezen ve terör estiren serseriler itler kopuklar ülkücü filan değillerdir". tabi, bunu diyen kişiler belki kendileri vatanını seven, bayrağına bağlı, halim selim insanlardır ve kimseyle kavga etme gibi, birilerini dövme öldürme gibi bir arzuyla yanıp tutuşmuyordur, böyle birşey hayata geçirmiyordur, ki gerçekten de böyleleri var.

ama yanılıyorlardır. yanıldığı nokta şudur ki, kendilerinin çıkıp da "ülkücü aslında vatanına, milletine, bayrağına bağlı olan insandır, ülkücüyüm diye gezen ve terör estiren serseriler itler kopuklar ülkücü filan değillerdir" demesi, hiçbirşey ifade etmez ve inandırıcılığı yoktur. bugün ülkücülük siyasal alanda resmi olarak bir parti tarafından temsil edilmektedir. eğer ülkücülerin gerçekten de böyle kavga dövüş hır çıkarma gibi işleri filan yoksa, bu partinin ağzından söylenmesi gereklidir. ama bu parti bunu söyleyemez, çünkü bu "militanlar"a ihtiyacı vardır, kendilerini bunlar üzerinden var edebiliyorlardır, ve bu kişilerin tamamı bu partinin üyeleridir ve en fazlasını yapanlar, saldırı emirlerini verenler de bu partide üst düzey konumlarda bulunmaktadır.

şimdi madem bu terör estiren güruhun ülkücülükle uzaktan yakından alakası yok, peki haluk kırcı'yı neden resmen bu kadar seviyorlar? bu adamın yaptığı şey teröristlik değil miydi? bir mafya babası, bir uyuşturucu kaçakçısı olan abdullah çatlı aralarında neden bu kadar hayran olunan bir insan? papaya suikast girişiminde bulunmuş, ilerici bir yazarı öldürmüş olan mehmet ali ağca hapishane kapısında neden ülkücülüğün resmen temsil edildiği partinin yöneticileri tarafından deryalar gibi kurban kanı akıtarak karşılandı?

burada bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak yoktur, insanları kandırma çabası vardır.

gerçekten de böyle işlerle alakası olmayan insanlar da bu kirlilikten paylarına düşeni almak zorundadırlar.
1 /