herkesin bölümü en zor bölümdür. öğrencilerin bi taraflarından da sürekli kan alırlar zaten. inanmayın...
bir
itü öğrencisi olarak şunu diyeyim öğrencilerin %80'i 4 senede okullarını bitiriyor kalanları da sözlükte yazar zaten (bkz:
ben). buradan da bir
tümevarıma gitmek gerekirse kolay kolay hiç kimse "benim bölümüm kolay ahahayt gelin" demez. anca tıpa gelmeyin, hukuk yazmayın, mühendislikte kız yok falan falan falan...
tercih yapacak arkadaşım!
önce kendi kriterlerini belirleyeceksin, ve bunların önem derecelerini bileceksin. hatta otur kağıt kalem al eline, beş kriter yaz bunları ağırlık derecelerine göre sırala.
ciddi diyorum. bize işletme fakültesinde ne öğretiyorlar sanıyorsunuz? bunun dersi bile var! (bkz:
managerial decision making) (bkz:
ahp) yani karar verme.
1. nasıl bir
alan istiyorsunuz bunu bir sorun kendinize. örneğin sayısalcıysanız tıp mı, mühendislik mi, işletme gibi bölümler mi. buna bir karar verin. tümden gidyoruz yani devam edelim:
2.
bölüme karar verin. imkanları değerlendirin. örneğin doktorluk çok saygın bir meslekken hak ettiğiniz parayı alamayıp, deli gibi çalışıp, tanımadığınız binbir türlü insanın ağız kokusunu çekmek var fakat bir yandan da insanlara yardım etmenin huzuru ve dediğim gibi saygınlık. ya da mühendislikler var. tulum mu giymek istiyorsunuz takım elbise mi? bu bir karardır.
3.
mühendislik istiyorsanız bir ara karar aşaması var: ne mühendisliği istiyorsunuz? örneğin kolay iş bulan, bölümler var bir de işsiz kalacağınız bölümler vardır mühendislikte. madenciler alanları dışında çalışırken, inşaatçılar hiç olmadı kendi işlerini kurar. şöyle düşünün 4 sene okuyacaksınız ve bunun minimum toplam masrafı 100 bin lira kadar olacak. mezun olunca çalışırken bu masrafı ne kadar sürede
amorti edebilirsiniz? öyle bölümler var ki emekliliğinize kadar bu masraf amorti olmaz, ama öyleleri var ki. 1-2 senede bu masrafı çıkartırsınız.
4.
üniversite tercihinize geldi sıra. tıpta tus diye bir sınav ile bir stndartlaştırma olduğu için ve tabi devlet memuru olacağınız için ne üniversite bitirdiğiniz önemli değil. sadece kötü bir yere giderseniz
tus'u kazanamazsınız o kadar. ama
erzurum soğuğunda tıp okumak var ya da
cerrahpaşa'da deniz manzaralı okumak da var...
mühendislikte ise
marka önemlidir. insanlar genelde "ay etikete bakıyorlar şekerim" diyerek bu markalaşmayı kötülüyorlar. mantıklı düşünmek lazım markalar önemli unsurlardır. odtü'den çıkan adamla
harran üniversitesi'nden çıkan adam bir mi? öyle üniversiteler var ki "ben burdan mezunum" diyince size "o hangi ilde?" diye soru yöneltiyorlar. buna katlanabilir misiniz? puanınız düşükse markanın önemli olmadığı bir alanı tercih edin yani (buranın altını çiziyorum). herkes çok yüksek puan alacak diye bir şey yoktu zaten. öğretmenlik düşünün, adsız bir üniversitenin tıp fakültesini, diş hekimliğini falan düşünün, ama düşük puanla
makina mühendisliği yazmayın (ya da bilgisayar, hatta inşaat).
zaten
itü,
odtü,
boğaziçi ve
yıldız ülkeyi doyuracak kadar makinacı yetiştiriyor.
5.
kampüs tercihi yapabiliyorsanız yapın. yani
davutpaşa'da okumayı göze alabiliyor musunuz? istanbul'da tercih yapıyorum derken yanlışlıkla tekirdağ'da tercih yapmayın. binalar, kulüpler, kantinler önemli ayrıntılardır. ayrıca mühendislik fakültelerinde (kimya hariç) kız yoktur! cinsel bir tercih değil bu ayrıca. bir yerdeki bayan varlığı oradaki seviyeyi de belirliyor. hiç olmadı tıraş olma alışkanlığı ediniyor erkek öğrenciler, ya da kızlar birbirlerinden görerek bıyıklarını falan alıyor. kampüsler size bir üniversite yaşamı kadar karakter ve kişilik de vaad eder!
üniversite
akademik eğitim verirken, kampüsler sizi hayata hazırlar.
6.
para faktörü. normal bir ailenin çocuğuysanız, düşük bir puan aldıysanız, istanbul'da üniversite okumak istiyorsanız özel üniversite tercihi yapmayın. aptallaşmayın. kendinize oyuncak almıyorsunuz! hayatınızın en iğrenç senelerini geçirebilirsiniz. ailenizden uzaktayken ne kadar düşersiniz hiç bilemezsiniz. vakıf üniversiteleri ya zenginler ya burslular içindir. burslular bile çok zorluklar çekerken, sakın hayatınızın şımarıklığını yapıp özel okullara gitmeyin.
zenginseniz de kimseye kulak asmayın, türkiye'deki bütün
vakıf üniversiteleri (şu anda ya da uzun vadede) anadolu'daki küçük üniversitelerden bin kat daha iyi eğitim verir. kimin arkanızdan ne konuştuğu önemli değil, zaten yapacaklarınız onlara sağlam bir şamar olacaktır. tabi bir de bunlar var
(bkz:
apartman görünümlü üniversite) içerisi muhtemelen iyidir ama dışarısı içler acısı...
tabi
burslu olarak kazanabilirsiniz de. gideceğiniz üniversitede bir gelecek görüyorsanız gidin. lakin bir apartman dairesini üniversiteye çevirmiş olabilirler de. dikkat edin!!
her puan için her türlü bölüm var türkiye'de. yapılması gereken ne istediğinizden emin olup öyle tercih yapmaktır.
*geniş kapsamlı
edit