unutulmak

1 /
şerbet şerbet
özel olan anların ve duyguların bir anda zihninizden silinmeye başladığını görmektir. unutan kişi için bile çok acı verici bir durumdur.
belkide elveda demenin farklı bir yoludur.
atalantavanessa atalantavanessa
nerelerde hata yapıyorum diye çok düşünürüm ben, böyle düşünmek mayamda var sanki, her bir kırılışların, olmayışların ardından bir de kendimi acıtmak. evin içinde ne idüğü belirsiz bir şeyleri arayıp dururken elime geçti senin kaç yıl öncesinden kalma davetiyen. hayatının en mutlu gününde, öyle yazmışlar işte, bu en mutlu günümüzde blah blah blah, halbuki senin en mutlu günlerin hep benimle yaşadıklarındı, hep söylemiştin bunu bana ve hep inanmıştım sana, işte o en mutlu ve kahrolası günde güzel bir elbise giyip eski arkadaş pozlarında seni tebrik etmem, yanındaki aşiftenin suratına tükürüp binbir küfür sıralamak için kendimi zor tutarken yalancıktan sırıtıp en kötü gününüz böyle olsun inşallah diyebilmem, ayağa fırlayıp sevgili eşinin alnından öperken sen, sizi avuçlarım patlarcasına alkışlamam için çağırmıştın beni de. kafanı patlatmaktan başka bir şey düşünmezdim ben orada aslında, insan sevdiğinin mutluluğunu ister derler ya, ne yalan ama, ne mutluluğu ulan, ben deliriyorum, çırpınıyorum burada, iki makyaj yapıp saçımıza özen gösterdiysek sırf bak gör ne kaybettiğini diye. gerçi yanındaki hatun benden güzel, hele gelinliğin içinde çok daha güzel. oh sen göbek at, deli ol mutluluktan, akşama oynaşacaksınız da doya doya, ben ağlayıp duruyorum, hala geçmişte debeleniyorum, sen bir de karşıma geç insan sevdiğinin mutluluğunu ister de. siktir lan oradan. sen de bir kere benim mutluluğumu istesene. ama doğru pardon, sen beni sevmiyordun değil mi?

benim için bu kadar sarsıcı, bu kadar ayaklarımı yerden kesici, bu kadar unutulmaz şeyler senin için nasıl uçup gidici, herhangi birisiyle de yaşanabilecek herhangi şeyler, önemsiz ufak detaylar olabiliyor? her insanın üniversite aşkları olur canım, herkes yaşar birşeyler, abartmaya lüzum yok. yok mu gerçekten? peki ben niye hala kimseyi koyamıyorum yerine, elinden tuttuğum senin yüzünü bir başka adamın yüzüyle değiştiremiyorum? sen nasıl hemen benden sonra başkalarını koluna takıp gezebilirken, ben içip içip efkar dağıtıyorum, hatta dağıtamıyorum?

eski bir arkadaş görmüş seni geçen gün. benden açmış lafı, niye yaptıysa böyle bir şeyi, bir an bakmışsın boş boş, öyle derinden falan değil, inanamamazlıkla da değil, nasıldır diye sormamışsın, neler yaptığımı merak etmemişsin, anında laf değişmiş zaten, başka meseleler açılmış, yeni telefon numaraları, yeni adresler, yeni işler ve arkadaşlar...sizin yenileriniz var tabii ki. kıçını kaldırıp da on beş yıl sonrasına, günümüze dönemeyen benim. ve sen beni unutmuşsun. adın her kızın ismi olmalı, diyen sen, bir kızımız olursa senin adını vereceğiz, itiraz yok diyen sen, unutmuşsun adımı, sanımı, sıfatımı, eski sevgili olarak bile hatırlanmak ne büyük nimetmiş meğer. kızına da benden sonraki sevgililerinden birinin adını vermişsin, belki de bilmeyerek yada daha da kötüsü bilerek ve isteyerek.

nefret ediyorum bu akşam senden. aradığım o ne idüğü belirsiz şeyi de bulamadım zaten. ev darmadağın, oturdum kanepede, içiyorum yine. sahi ben ne arıyordum, unuttum bak, görüyor musun?
sezenehir sezenehir
sevdicek tarafından hatırlanmamaktır.. doğum günü, sevgililer günü, ilişkiye başlanan günün yıl dönümlerinde..
ben bilirim hala o soğuk kış gecesini.. sonbahar kokan doğum gününü.. unutulmak bunlar hatırlandığında daha çok acıtıyor canımı, anlamsız yere.. ne kadar anlamsızsam onun için, bu onu hatırlayışlarım da bi o kadar anlamsız geliyor şimdilerde bana.. 5 sene geçmiş.. birliktelik 3 sene.. hoppalaaa.. gitmiş 8 senem elimden.. sonunda ne olmuş, unutulmuşum..
buymuş yani payıma düşen.. eyvallah deyip acımı da çektim.. yarama tuz da bastım.. sineye de çektim çoğu şeyi.. hatta affettim de seni.. ama unutuldum, unutturduğum için, affetmiyorum kendimi.. mıh gibi kazımalıydım aklına beni..
kene gibi yapışmalıydım kalbine.. yapışamadım.. senden sonra yaşamadım desem yalan ama.. yine aşık oldum, yine sevdim.. yine unutulucam.. rutin işler bunlar.. hatırlamak benim mucizem.. unutmak sizin..
ruhani oyun havaları ruhani oyun havaları
unutulmak aslında alabildiğine doğaldır sadece bunu kabullenebilme gücü vardır ve vaktinde sende unutmuşsundur.hemde o çığlık çığlığa bağrırken sen kulaklarını tıkamıştın duymamak için.bu duruma kızmak sen beni unutamazsın demek insanın benciliğinden durduramadığı egosundan kaynaklıdır.
hem unutmuşsa seni mesafe yada zaman her neyse girebilmişse araya unutturabilmeşse seni arada bir düşmemişsen aklına.aradaki bağ aşkla sevgiyle dostlukla yada artık neyle kurulmuşsa geçek değilmiş deyinilip hafızamıza yenik düşmeli.
violets violets
sen değer verirsin haddinden fazla,bazen aldığı nefesi bile özlersin,elini uzatsan dokunabilirsin ona.ama o seni unutmuştur,bunun farkında bile değildir.unutulmanın en acısı yanındayken unutulmaktır..
penche penche
yaşarken unutulmak en acı olanı olsa gerek. zaten hep yaşayanları unuttuk, öldüklerinde sahip çıktık, öldüklerinde tanıdık. düşünürüm hep; ben öldükten sonra ismim tarih kitaplarında, resmim duvarlarda olsa ne yazar. ölü hissetmez duygu sel olup aksa da ama unutulmak derinden etkiler nefes alanı. yani kılıç yarası gibi iz bırakır unutulmak.
heidi heidi
kalabalıklarda bir köşede kalmaktır. boşlukta düşüyor hissi, bir el uzatan yok hissi vs. ama ya, yetişkin olduktan, yorgun düştükten sonra, elalem ve sorumluluklar sizi boğduğunda, birileri beni bir delikte on gün unutuverse de kafamı dinlesem hayallerine ne buyrulur?
moraje moraje
en zor çıkmazlara götüren,hep 'şimdi ne olacak'dedirten,geçmişin sorgusuyla seni başbaşa bırakan,başbaşa bıraktığı gibi belkide alay eden,uzun süredir akmayan gözyaşlarını tek bir kelimede sular gibi akıtan,hayatta her insanın korktuğu,en acımasız bir o kadarda umursamaz haldir.
düşünüp eskiye baktığında hep aynı şeyi görürken,seni 'suç bende mi'diye düşündürmeye sebeb edendir unutulmak.ardından yalnızlığın geldiği,seni insanlardan hatta yaşamdan soğutan en kırık en çaresiz hissettirendir.yalnızlıkla göğüs gerebilme düşüncesi güçlü olduğun anlamına gelsede uygulamaya geçtiğinde günlerini dolu gözlerle,herşeyden bıkkın geçirmene sebeb olan yeğane şeydir.
şen kahkahalar,önünde başka insanlar tarafından atılırken buruk halde onlara bakmaktan kendini alamazsın,belki kıskanır,'neydi beni yalnız,onları ise neşeli yapıcak hal'dersin.belkide o an suçu kendine atarsın.unutulmak kimsenin suçu değildirki aslında...
çalmayan telefon,boş e mail kutusu o kadar acıtabilirmi canını normalde mümkün değil ama unutulduğunu bildiğin,farkettiğin anda herşey biter herşey unutulmanın eseridir çünkü.tecrübe kazanmak,atılan kazıkları saymak,intikam alacağın günleri beklemek hepsi hepsi saçma.hiçbir intikam sonrası yüzüne gelen gülüş,yalnızken döktüğün gözyaşlarının karşılığı değil çünkü...
migelo migelo
insanların hakkını vermedikleri,aslında çok güzel olan olay.
unutulursun,kaybolursun.artık özgürsündür.etrafında bidi bidi yapan kimse kalmamıştır.
eğer kendini yalnız kalıcağın ana kadar eğittiysen,hiç sıkıntı çekmezsin.hatta psikiyatriste de para yedirmezsin.en kral terapi yalnızlıktır
bazı insanlar her zaman hatırlanmak isterler.özel günlerde hadiye almayınca bozulurlar falan.
1 /