v

2 /
ikincimertebe ikincimertebe
latince bir karakter. formülleri simgelemek için kullanılan fakat bir çok formülde farklı eylemleri karşılayan bu yüzden de öğrencilerin kafasını karıştıran türkçenin 27. harfi.
zeus zeus
filmde (bkz: v for vendetta) kendini evey'e tanıtmak için kurduğu süslü cümlelerde dahi imzasını taşıyan öte karizma bir karakterdir..nitekim şöyle dile getirmiştir;

"voilà! in view, a humble vaudevillian veteran, cast vicariously as both victim and villain by the vicissitudes of fate. this visage, no mere veneer of vanity, is it vestige of the vox populi, now vacant, vanished, as the once vital voice of the verisimilitude now venerates what they once vilified. however, this valorous visitation of a by-gone vexation, stands vivified, and has vowed to vanquish these venal and virulent vermin vanguarding vice and vouchsafing the violently vicious and voracious violation of volition. the only verdict is vengeance; a vendetta, held as a votive, not in vain, for the value and veracity of such shall one day vindicate the vigilant and the virtuous. verily, this vichyssoise of verbiage veers most verbose vis-à-vis an introduction, and so it is my very good honor to meet you and you may call me v.."

tam bu sahneden sonra natalie portman'ın şaşırmış bir şekilde "siz deli misiniz?" demesi çok tatlı..dikkatinizi çekerim..
atalante atalante
orta çağ fransasında hırsızları cezalandırmak için sırtlarına kızgın demirle yapılan işaret.
hırsızın fransızca karşılığı "voleur" olduğundan sözcüğün ilk harfi olan "v" damgası vurulurdu suçlulara.
kuzudis kuzudis
evde izlememe izin vermezlerdi bu diziyi. diana denen hastası olduğum hatunun fare, örümcek gibi kimi şeyleri yerken gördüğümde bile fikrim değişmemişti. taş bir hatundu kendisi. galiba ziyaretçilerin (ki bu ismi kendilerine biz takmıştık. onların başka bir adı vardı) lideriydi. kamuflaj olarak kullandığı insan derisinin (ne deri ama.. taşş taşş) altında kertenkelemsi acaip bişiler vardı. kanı yeşil akardı..(hemoglabin eksikliğine bağlıyorum) izlerdik.. süperdi. bir de donavan ismi zuhur ediyor bi yerlerde ama, çıkaramıyorum nedir, ne değildir.
anarsist anarsist
yeşil kanlı uzaylıların, dünyayı istila etmek için çabalamalarını, sonunda haltetmelerini görselleyen 80'lerin muhteşem dizisi.
gudu bet gudu bet
şimdiki çılgın olanaklarla sunulan tırt yapımlara bakınca o zamana göre gayet başarılı bir yapım olduğuna kanaat getirilen dizi.. çocuk olmaktan mı kaynaklandı bilmem ama hiç izlerken "aa saçmalamayın ya ahah lan bu bariz maske" dediğimi hatırlamıyorum. bir de akşama doğru verirlerdi bu diziyi.. hava henüz aydınlıkken bu tarz bi yapımı izlemek de ziyadesiyle arada bırakırdı insanı.. "korksam mı? yok lan ne korkucam.. oouu korkunçmuş be.. " en çok da kolu kaşınan minik yavrular kaldı aklımda.. "baba kolum kaşınıyor" diye giderlerdi babalarının yanına. kollarının iç tarafını haşince kaşırlardı ve birden kaşıdıkları yer fokurdayıp kabarmaya başlardı.. sonra ordan yeşil yeşil canavarlar çıkardı.. uzunca bir süre her kaşındığımda dehşete kapılmama neden olmuştur bu dizi..
tembel tembel
trt'nin bir yaz boyunca öğleden sonraları yayınlayarak, koca yaz tatilini fütursuzca zehir ettiği bilimkurgu paranoyası. hala etkisinden kurtulamadım lan!

neyse efendim sadede gelirsek, işbu v harfi uzaylılara baş kaldıran bilinçli azınlığın bir nevi sembolüydü. bu koca v'yi kırmızı sprey boyayla sağa sola yazarak birbirlerine gaz veriyorlar, dayanışma ve aidiyet duygusunun kıvancını yaşayarak mutluluk dansı yapıyorlardı. "v for victory" idi bir anlamda.

öte yandan, bizim çooook sonraları müşerref olduğumuz v for vendetta nam çizgi romanın da hemen hemen aynı dönemde (allah'ın belası 80'lerin ilk yarısı) piyasaya çıktığını göz önünde bulundurursak, kimin kimden iktibas ettiği soru işaretidir kafamda. gerçi kesin yine amerikalılar ingilizlerden çalmıştır.

bu yazıdan çıkarılacak ders: diana'nın hastasıyım; üzerine vamp tanımam bu tv aleminde.

işbu görselde, kendisini, yardımcısı toprak sergen ile birlikte görüyoruz.
blue danube blue danube
her insanın hayatında bir v vardır. v, olabileceklerin en güzelidir, konuştuğunda nefes almadan dinler, bazen de susup ona bakmayı tercih edersiniz. o ulaşılmazdır ve ulaşılmazlığının mesafesi her zaman bir nezaket barındırır. yol ortasında bırakıp gidebilir (çizgiromanı* okuyanlar bunu çok daha iyi anlayacaklardır) ve sizi bir şekilde yanına geri alışı da aynı şekilde tantanalı ve -tabii ki- sizin için çok büyük, hayat değiştirecek kadar güzel olacaktır, kuşkusuz. bu sebepten, ona asla kızamaz, sözlerini hata bulacak kadar didikleyici dinlemezsiniz, o haklıdır, haklılığını konuşturmak için her zaman orada olacaktır ve v, asla zamansız gitmez.

bir gün hepimiz kendi v'mizi bulabilecek miyiz acaba?..
bi sor neden yazıyorum bi sor neden yazıyorum
dert ortağı, arkadaş canlısı, acayip bir şey. uzun zamandır kendisini tanımam ve birçok şeyi paylaşmamız esnasında bana kendini sevdirmiş bir okadar da kendimi sevdirmeme izin vermiştir. hiç çalmayan telefonumu pervasızca çalmasını sağlayan ve beni sevindirik yapan güzel insan. konuşunca insanı dertten kederden ve de kirden arındırıyor. sanki rahibe gibi vaftiz edercesine konuşuyor yaramaz.

yıllar boyu, hatta ömür boyu arkadaşlığımız böyle sürecek ise şimdiden söylüyorum iki paket sigarayı sakladığın yerden çıkar lütfen. *
2 /