vampire knight

usako usako
2008 yılının en harika animesi. her ne kadar shoujo olsa da erkeklerin de heyecanla izleyecekleri bir anime. ilk sezonu 13 bölümden oluşuyor ve yeni bitti. ikinci sezonunun ekim ayında çıkacağı söyleniyor.

ayrıca, açılış ve kapanış müzikleriyle rahatlıkla söyleyebilirim ki ergo proxy'ye de, naruto'ya da, bleach'e de, taş çıkarmıştır. hatta hatta müzik konusunda idolüm olan nana'ya da rakip olmuştur. yeni sezonunu hevesle bekliyoruz.

ayrıntılı tanıtıma buradan ulaşabilirsiniz:

vampire knight (anime) - manga türkiye vampire knight animesi hakkında bilgiler içeren tanıtım sayfası. manga
tükenmez kalem tükenmez kalem
animesinden kat kat güzel bir mangaya sahip şaheser. animesinde ulaşılmış en son bölüm sanıyorum manganın 20. bölümüydü ancak manganın 41. bölüme kadar yayınlanmış kısımlarını internetten okumak mümkün. soundtracki inanılmazdır, açılış müziği kapanış şarkısının yanında biraz sönük kalsa da tekrar tekrar dinlenesidir. olay genel olarak gece sınıfı olarak tabir edilen vampirler, gündüz sınıfı öğrencileri, hunterlar, pureblood ve noblelar arasında geçer, bir de baharat niyetine şaşkın gıcık yukiye sahip olarak ilerlemektedir. kaname-sama muhtemelen anime-manga tarihinin en seksi vampiridir ve anime karakterine aşık olmak sorunuyla boğuşmamak için önerilebilecek çareler henüz bulunmamıştır.

mangasına buradan:http://www.mangafox.com/page/manga/read/84/vampire_knight/chapter.17220/

animesine buradan: vampireknightepisodes.com - en iyi vampireknightepisodes bilgi ve alim kaynaklar. bu alan adi satilik. vampireknightepisodes.com , aradığınız her tür bilgi için en iyi kaynaktır. genel konulardan en özgül içeriklere dek, aradığınız her şey vampirekni... vampireknightepisodes

ulaşınız, izleyiniz, okuyunuz.

edit: sonradan sonraya idrak ettiğim bir konu da, matsuri hino'nun muhtemel el fetişi oldu. kaname'nin metrelerce piyanist parmaklarıyla sıkça haşır neşir olacağınız kesindir, satranç oynarken zum yiyen ellerle yapılmak istenen şeyler, okuyanın/izleyenin kendisine kalır.
usako usako
ikinci sezonunun ilk iki bölümüyle görücüye çıkmış animedir. açılış ve kapanış müziklerini yine on/off ve o hatun yapıyor. (ismini unuttum) ikinci sezon, vampire knight guilty ismiyle çıktı. fragmanlarında süper spoilerlara yer veriliyordu. henüz pek bir şey görmedik ama inanılmaz spoiler yediğim için şahsen pek merak etmiyorum. ayrıca ikinci bölüm itibariyle kaname yuukiyi yalamıştır.* biss... alenen seviştiler lan. neyse, hayırlısı deyip 3. bölümü bekliyoruz.

edit: kanon wakeshima'ydı, doğru ya.
ilk sezonun o hayran kalınan bitiş şarkısı still doll'u seslendiren bağyan oluyor bu.
usako usako
---------- fena spoiler ----------


kaname 5. bölüm itibariyle yuuki'yi sevdiğini söyledi. arada zero'nun da ağzına sıçtı. aşkolsun diyorum. zero'yu küvete yapıştırıp göğsüne tırnaklarını geçirmek, bizim bildiğimiz kibar kaname-senpai'ye yakışmadı. cık cık. o değil de yuuki'nin geçmişinden görüntüler görmeye başlaması, özellikle kan halüsinasyonları görmesi (hatta yaşaması), annesini hatırlar gibi olması, gerçeğin peşine düşmesini sağladı ve bu pek hoş olmadı. kaname en sonunda yuuki'ye aşkını ilan etti ve sevgilisi olması karşılığında onu koruyacağını ve gerçekleri açıklayacağını söyledi. (mantığını sevdiğimin...) spoiler'a gelirsek, mangasını okumayanlar bilmiyor olabilir ancak açılış klibinde yuuki'nin neden uzun saçlı olduğunu merak etmişlerdir. o, yuuki'nin orijinal formu. vampir formu yani. evet. fena spoiler bu oluyor. ayrıca hayvani bir spoiler daha var ki, kaname hakkında beni tarif edemediğim duygulara sürükledi. kaname, yuuki'nin hafızasını silen kişi olduğu gibi, onu ısırdığında hafızasını geri getirecek ve gerçekleri öğrenmesini sağlayacak kişi aynı zamanda. gerçeklerse, oldukça acı. yuuki'ye söz hakkı tanımadan onu sevgilisi yapan kaname, yuuki kendisinin öz ağabeyi olduğunu öğrendiğinde ne yapacak, gerçekten çok merak ediyorum. ensest bu resmen. ama pure-blood yani safkan ailelerde kardeşin kardeşle evlenmesi garip olmadığı gibi oldukça da olağan bir şey. mangasını okumaya üşendiğimden şimdilik bu kadar spoiler'la yetineceğim. yazmazsam içimde kalırdı. aslında dikkatli gözler, bu bölümde ilk kez görünen anne kuran'ın yuuki'ye ne kadar benzediğini fark etmişlerdir. yuuki'nin uzun saçlı hali kadının neredeyse aynısı zaten. ayrıca kaname'yle olan benzerlikleri de dikkat çekiciydi ama ne yalan söyleyeyim, spoiler'ı yemeden önce buna hiç ihtimal vermiyordum.

---------- fena spoiler ----------


dallas gibi lan.
anathema se anathema se
dünyanın en güzel manga film serisi. kuran kaname adlı vampirin bir insana aşık oluşunun üzerinde durur kendisi. fakat basitçe değil. zero ailesi vampirler tarafından katledilmiş bir vampir avcısıdır. yuyuki ile beraber yaşamaktadırlar.ve ne olur zero ve kuran kaname aynı kıza aşık olmuşlardır. taparım ulan. hele ki kuran kanameye. gerçek olsa da kanımı emse dedirtecek bir adamdır kendisi.
eden eden
animesinde savaş sahnelerinden kırpılmıştır, ayrıca biraz değişiklikler de mevcuttur olayların akışında, normalde bu manga serisinden 50 bölüm çıkması gerekir ama yan hikayelere pek değinilmemiştir. yeni sezon bir ihtimal gelebilir zira manga devam etmektedir.
purplefarm purplefarm
vampirlerin, kurallarının farklı tasviriyle dandik bir vampir animesi olmaktan çıkmış 2. sezonunun son bölümleriyle beni ağlatabilmiş, ee hani bunun 3. sezonu dedirten, mangası devam eden yapıt.
hikaru hikaru
güzel anime. müziklerinden mi, muhteşem grafiklerinden mi bilmem, ama o hem karanlık hem hüzünlü atmosferi çok güzel yansıtıyor. sanki gerçekten de vampirlerin cirit attığı o ürkütücü dünyaya çekiyor insanı. bitirince içinize bir ağırlık gelip oturuyor...

ama eksik bir şey var, olmamış dediğim bir şey: cross yuuki'nin her daim kurtarılmaya muhtaç o salak tavırları mı beni iten? yoksa karizmatik ötesi kiryuu zero'nun her daim emo kid modunda takılması mı? (tamam, çok zor günler yaşamışsın, ama azıcık neşelen, azıcık o depresif havandan çık be kardeşim! yuuki'ye de bok çuvalı gibi davranmaktan vazgeç, kızcağız senin iyiliğin için çırpınıyor!) ya da arka planda sürekli: "çok korkunç bir şeyler olacak..." "havadan korkunç şeylerin kokusu var..." "geliyor, yaklaşıyor, hissediyorum..." diye diye bizi gaza getirip büyük olaylara hazırladıktan sonra çat diye bitiveren savaş mı? tamam, sonuçta bu bir shoujo'dur, bir shounen'miş gibi aksiyon beklemek saçma olur; ama o savaş sahneleri filan biraz daha aksiyonlu olsa daha güzel olmaz mıydı be hacı? yuuki'nin salak salak "ah, zero'yu çok üzdüm, ah bunu nasıl yaptım? ah ah!" diye sızlanmalarını ellibin kere izleyeceğimiz yerde büyük savaş biraz daha uzun sürse daha güzel olmaz mıydı? bilemiyorum; romantizm sahneleri fazla ağdalı, yuuki ve zero fazla klişe geldi bana. vampirler dünyasını biraz daha derinlikli bir biçimde anlatmasını tercih ederdim. kuran rido'nun ne ayak olduğunun biraz daha ayrıntılı anlatılmasını isterdim... vampirden insana dönüşme sürecini anlamak isterdim. i̇sterdim de isterdim, bir sürü açık nokta kaldı. tabii kimse anne rice romanları gibi bir şey beklemiyor; ama bari twilight'tan biraz daha fazla felsefe olsaydı içinde yahu...

(yalnız burda animeden bahsettiğim belli sanırım; mangasının çok daha ayrıntılı olduğunu duydum fakat okumadım... keşke animesini de uzatmak pahasına da olsa biraz daha açıklayıcı yapabilselermiş... neyse...)

fakat o vampirler ne güzel çizilmişti öyle? ve ne güzel bi'şeymiş vampir olmak: i̇stediğini ye, iç; dilediğin gibi güneşte gezin; üstüne üstlük süper karizma, über güzel, süper güçlere sahip muhteşem bir yaratık ol. arada bir kan ihtiyacın olsa bile, bunu kurbanlarını öldürmeden de yapabiliyor ol. daha ne olsun ayol? gel de vampir olma!

ayrıca o kaname ne güzel bir yaratıktı öyle yarabbim? zero da öyleydi aslında; o gri saçlar, menekşe gözler, muhteşem vücut... hatta ichijou da, aidou da gündüz öğrencisi kızların karşılarında eridiği kadar vardı hakkaten... lan, nasıl çiziyorsunuz bu insanları, platon görse "işte bu! işte benim bahsettiğim idea evreni buydu!" der ellerinizden öperdi yeminle... allah'tan gerçek değil bunlar; yoksa dünyada böyle varlıkların olduğunu bilip de iffetli namuslu kalabilmek pek bir zor olurdu! öhöm...
miyazakisan miyazakisan
nette fellik fellik 3. sezon hurafeleriyle siteleri talan ettiren,kurgusuyla büyüleyen toroslardan gelen lezzetiyle bağlayan animedir. o değil de forumun birinde çocuğun biri -kız da olabilir- 3. sezonu benim kafamdan yazdım, beğenin ,hani 13 bölüm ya normalde ben de öyle yapcam gibi bir şeyler yazmış çok güldüm -sen kimsin la-.söylemeden edemem kaname'nin karizmasına mı zero'nun gururlu ve efendi erkek modeline mi vurgu yapsam ya sussam sussam ağlasam. ondan derim ki siz siz olun animeye nereden başlarım diyorsanız bunu kaçırmayın.
tanrıların arabaları tanrıların arabaları
ilk izlediğim animedir ve bu kadar güzel olması sayesinde son izlediğim anime olmamıştır. beni anime dünyasına ısındıran, sevdiren, bir animenin ne kadar etkileyebileceğini gösteren animedir aynı zamanda. hala çizilmiş olan (ki zaten bütün karakterler çizim, yani poz veremezler, yani kesin çizimdirler, neyse kendi içimde çeliştim) resimlerini görünce garip bir gülümseme sarıyor dört bir yanımı. özellikle kaname çok karizmatik bir vampir, izlediğim bütün animelerde onun gibi birini aradım ama yok sözlük, yok. yani vardır belki de ben henüz izlememişimdir diye umuyorum en azından.

bu arada çok pis spoiler veresim var ama yapmayacağım, içimde kalsın bari bu seferlik.
tell me your wish tell me your wish
sanırım 5 yıl öncesine ait bir anime ama ben daha az önce bitirebildim. çok uzun zamandır anime izlemiyordum ve izlediğim zamanlarda buna da başlamıştım. ama başları o kadar sıkıcıydı ki 6.bölümde mi ne bırakmıştım. meğer ileriki bölümlerde, özellikle ikinci sezonda işler büyüyormuş.

-- spoiler 1&2.sezon --

açıkçası beklediğimden iyi bir olay örgüsüne sahip bir anime. fullmetal alchemist, death note, soul eater epik animelerden sonra anime izlemeyi bıraktığım için beklentilerim düşüktü. genelde o seviyeye gelmiyor diğerleri çünkü.

dediğim gibi, başları çok sıkıcıydı. über yakışıklı/güzel vampirler klişe, onların fangirlleri daha da klişeydi. kaname'ye de sinir olmuştum zaten, oldum olası kendini beğenmiş karakterleri sevmem. daha zero gibi biraz asi ve dağınık karakterleri severim. fakat zero da en baştaki emo hareketlerinden kaybettirdi biraz. yuuki de zaten dangalağın teki olduğu için hiçbir ana karakteri sevemedim. hiçbir animede doğru düzgün kız ana karakter olmuyor zaten, hepsi bir ağlak, bir sümüklü. soul eater hariç tabi eheh.

şahsen en sevdiğim karakter chairman oldu. adam hem süper güçlü hem de serideki tek komik karakter. aralarında en samimi kişi. hele saçları falan açıp kılıcı kuşanınca bir karizmatik oluyor sormayın. soul eater'daki maka'nın babasıyla bayağı benziyorlar aslında, ama bu çapkın olmayan versiyonu.

doğruya doğru, kaname'nin planı cidden zekiceydi. zero'yu en güçlü vampir avcısına dönüştürmek için teker teker yaptığı şeyler çok acayipti. işin tuhafı, bu olaylar olurken fark etmiyorsunuz bile. mesela kaname'nin, shizuka'nın kanını içtikten sonra kendi kanını zero'ya içirmesi böylece hem onun hem de shizuka'nın güçlerini almasını sağlaması veya zero'nun yuuki'nin kanını içmesine göz yumması falan... ben bunları sadece zero iyi olsun böylece yuuki mutlu olsun diye yapıyor sanıyordum meğer adam planlıyormuş. bunları fark edince başladım kaname senpai'yi sevmeye.

buradaki kardeş sevgileri biraz acayip. kaname her ne kadar yuuki'nin gerçek abisi olmasa da (büyüüük büyük büyük dedesi falan oluyor heralde, klanının atası olduğuna göre) aralarındaki etkileşim falan ensest olduğunu hissettiriyor. tabi safkan kalmak içinmiş ama... ichiru ve zero da ara ara irkiltse de zero hatırına katlandık işte. ichiru gibi sağı solu belli olmayan karakterlerden de pek haz etmem de neyse.

-- spoiler --

işin kısası ben bu seriyi chairman, zero ve sonradan gözüme giren kaname hatırına bitirdim. her bölümde yuuki'nin salak salak iç diyaloglarını dinlemekten gına gelmeyecekse izleyin, tahminimden güzel çıktı.

spoiler edit: kaname öyle çok büyük değilmiş, 3 yaş falan büyükmüş sadece. adam öyle klanın atasıyım falan deyince dedim heralde peygamber bu. neyse bu yanlış anlamayı düzelttiği için inis mona'ya teşekkürler.
hamletin opheliasi hamletin opheliasi
yuki'nin gece yarısı vampirleriyle ve zero'yla olan ilişkilerini, gizemli aile yapısının çözülmesini ele alan 2 sezonluk anime. mangası da mevcut ki mangası çok daha güzeldir.

-- spoiler --
yuki'nin işi zordur. bir yerde yalnızlığı kadar hüznüyle de göz dolduran anime, bir yanda ikizi yüzünden bütün ailesini kaybetmiş, zorla vampire dönüştürülmüş zero..
bu seriye başlamadan önce spoiler yemiştim ama spoileri tersinden yemişim. bir yerde birisi kaname'yi övüp zero'yu yerin dibine soktuktan sonra "final bölümünde o son hiç olmadı!" yazmıştı. ben de anladım ki zero x yuki olacak. zero'yu tuta tuta izledim animeyi, ki spoiler yemesem de zero'yu tutardım gibi, neyse.
final bölümünde zero yuki'ye "bir gün seni öldüreceğim." minvalinde bir şey demesi üzerine yuki'nin "bekleyeceğim.." deyip kaname ile birlikte olup okulu terk etmesi üzerine ben böyle kaldım:


manganın sonunda kaname ölüyormuş. yuki x zero oluyormuş. zaten kaname bayağı kötü birisi olup çıkıyormuş yuki'yi korumak adına. mangasını yarım bıraktığım için okuyan birinden öğrendim. neden mi yarım bıraktım? yuki'nin kararsızlığı yüzünden. zero ile birlikteyken kaname, kaname ile birlikteyken zero diye tutturması gerçekten sinirimi bozdu. gıcık baş karakterler böyle bütün seriyi mundar ediyorlar işte.

kaname'nin ölmesine üzüldüm mü? zero'cu olmama rağmen üzüldüm. böyle göz alıcı bir karakter yarattıktan sonra onu öldürmek diğer kızları da üzmüştür herhalde.
-- spoiler --