viyana

1 /
marla singer marla singer
orjinal adı wien olan avusturya kentidir.bu kent dünyada müzik merkezi olarak bilinir.oldukça iyi müzik stüdyolarına sahiptir.sokaklarında gezinen insanlar oldukça iyi görünümlü ve bakımlıdır. avrupanın herhangi bir kentinde 3 gün geçinebileceğiniz parayı orada 10 dakikada harcama ihtimaliniz yüksektir.girilen dükkanlarn çoğunda mozart adlı güzel içi bulunur.aynı zamanda şehir buram buram sanat kokar.sokaklarında yürümek insana değişik duygular aşılar.
16 inç fileli çorap 16 inç fileli çorap
avusturya'nın başkentidir.hitler'in kabul edilmediği güzel sanatlar akademisi en çok aklımda kalan yerdir.mükemmel binalar vardır burda.cidden de sanat kokar her yer.almanca konuşurlar,ve sanki kendi dilleriymiş gibi öyle de bi ibnece taviz vermezler ki.ingilizce bilseler de konuşmaz,adamı uyuz ederler.ama yine de hissi çok güzeldir orda bulunmanın.beethoven,herbert von karajan,johann strauss,haydnn,mozart gibi müzik adamlarının heykelleri,meydanları ve hatta müzeleri vardır.mc donaldsları türkiyedeki fiyatların 2 katıdır.ve üstünüze başınıza cicili bicili bi şeyler alıp gidinizdir.çünkü her an bi konser,bale,opera,vals etkinliğine gidilmesi kararlaştırılabilir.
chrystal chrystal
masal gibi bir şehir. öyle turizm bürolarının turist çekmek istediği için söylediği gibi değil, gerçekten insan gezerken sanki bir zaman tünelini ve modern hayatı bir arada yaşıyormuş gibi geliyor. bir sürü sanatsal akım bir aradadır. barok saraylar *, rokoko saraylar *, jugendstil kiliseler *, gotik katedraller * hepsi bu şehirdedir. bunların arasından da normal hayat tüm modernliği ile akar. müzeleri mükemmeldir. viyana sanat tarihi müzesi (kunsthistorisches museum) ve albertina kesinlikle gidip görülesidir. alışveriş ve sokak gezmesi için maria hilfer strasse, stephansplatz ve kärtnerstrasse idealdir. schönbrunn sarayı'nı mutlaka görün ama hayvanat bahçesi ne yazık ki berbat kokar.tramvay, metro gibi toplu taşıma araçlarına bindiğinizde her durakta durağın adını söyleyen sese alışmaya çalışın o mekanik sesten ne yazık ki kurtuluş yok. türklerin çoğu uzaktan tanınabilir, yol filan soracaksanız etrafınıza biraz bakının mutlaka bir türk görürsünüz. onun dışında mutlaka operaya gidin. ister staatsoper'e isterseniz volksoper'e ama mutlaka gidin. genelde mağazalar, marketler erken kapanır. pazar günü hiç açmazlar. pazar akşamları zaten az olan gece hayatı da sıfıra yaklaşır. ama her şeye rağmen mükemmel sıfatını kesinlikle hakeden dilediğinizce güzel vakit geçirebileceğiniz bir şehirdir.
magicpie magicpie
bu şehirde karşılaştığınız her 10 türkten 4ü ilginç bir şekilde yozgatlı çıkar (kendimin yaptığı nacizane istatislik)..bol bol dönerci kebapçı vardır,ama bunlarla kalmaz daha bir sürü yabancı isimli cafelerin,dükkanların sahipleride türklerdir..ayrıca türklerin nüfusu diğer alman şehirlerine göre çok daha az olsa bile o kadar küçük bir şehirdir ki viyana bol bol her yerde rastlaşırsınız..yabancı bir ülkedeyim, nasıl olsa kimse konuştukalarımı anlamıyor diye taksilerde,metrolarda gönül rahatlığıyla küfür edip,özel hayatınızın en ince detaylarına girmenizi hiç tavsiye etmem.bütün yol boyunca sizi dinleyip hiç bir dediğinizi anlamıyormuş gibi görününen sevgili taksiciler,tam siz inerken "iyi akşamlar bayanlar" deyip pis pis sırıtabilirler.siz en iyisi bu ülkede nasıl davranıyorsanız viyanada da aynen o şekil devam edin.
bjaso bjaso
çok güzel bir şehirdir, mimarisi almış başını gitmiştir.. dünyaya çokca yahudi ilim bilim adamı ihracatında bulunmuştur..
lakin üstü açık bir huzurevidir..
mosquito hunter mosquito hunter
evlerin önemli bir kısmının merkezi ısıtma sistemi ısındığı, 24 saat sıcak suya sahip şehir. kalorifer yakıtı olarak toplanan çöpleri kullanmaktadırlar.
hayvanat bahçesinde kuş olsam hayvanat bahçesinde kuş olsam
iç içe geçmiş halkalar gibi düşünebileceğimiz bir yapılaşması olan şehir. en iç halka şehir merkezi ve 1 numaralı bölgeyken dışa doğru numara artıyor. pahalı ve tarihi binalarla dolu bir avrupa şehri. orda yaşayan bir arkadaşım 200 yıllık bir binada küçük tek odalı dairesine ayda 500 euro verdiğini söyledi. freud'un evi müze haline getirilmiş, görülebilir. çok türk var şehirde. wombat hostel en ünlü hostelidir, tavsiye ederim.
sanki cazorla sanki cazorla
avusturya’nın başkenti viyana, 9 fedaral eyaletin yüzölçümü bakımından en küçüğü fakat nüfus açısından en kalabalık olanı, yaklaşık 1.650.000 kişi yaşıyor bugün viyana’da.
1922 yılından beri eyalet olan viyana, bununla birlikte avusturya’nın en önemli şehirlerinden biri. hal böyle iken, viyana belediye meclisi aynı zamanda eyalet meclisi oluyor, viyana belediye başkanı da aynı zamanda eyalet başkanı görevini sürdürüyor. dışarıdan bakıldığında bunun karmaşık bir yapı olduğu söylenebilir, ancak bu durum bile viyana’nın ne denli yüksek önem arz ettiğinin bir göstergesi elbette.

tarih boyunca pek çok göçe ve ihtişamlı yönetimlere sahip olmuş bu kentin milattan önce 1200 yılında bir kelt yerleşim merkezi olduğu bilinmekte. milattan sonra 2. yüzyılda ise roma imparatorluğu’nun sınırında önemli bir şehir haline gelmiş viyana. o dönemden bugüne gelen pek çok kalıntı bugün birinci bölgedeki metro istasyonlarında görülebilir. ortaçağın ilk dönemlerinde ise şehir eski ününü ve önemini kaybetmiştir.

zaman içinde viyana önemini yitirse de, sınırlarını genişletmiş ve daha da batı’ya doğru genişlemeye devam etmek isteyen osmanlı imparatorluğu’nun hedefi olmuştur. osmanlı orduları 1529 ve 1683 yıllarında olmak üzere, iki kez viyana’yı kuşatmış fakat bu kuşatmalar başarısızlıkla sonuçlanmıştır. 1718 yılında ise iki ülke arasında geniş çaplı bir barış antlaşması imzalanmış ve böylelikle ekonomik ilişkiler de kurulmaya başlanmıştır. gelecek zamanlardaysa avrupa'nın doğu ile ticaretinin büyük bölümü viyana üzerinden yapılmıştır.


1995 yılından bu yana avusturya avrupa birliği üyesi bir ülkedir. viyana da elbette, bu büyük ekonomi topluluğunun bir parçasıdır. avrupa’nın en fazla ziyaret edilen kentlerinden viyana’nın en göze görünür yanına, o sanat kokan dünyasına gidelim şimdi..

hepimizin kulaklarına işlemiş o melodiler.. klasik müziğin en ünlü isimleri en bilinen eserlerini nerede yaptılar dersiniz? ya da birbirinden ses getiren operalar nerelerde çıktı seyircinin karşısına? tabi ki orada, viyana’da!

beethoven, mozart, johannes brahms, franz schubert, joseph haydn, strauss’lar.. işte tüm bu büyük besteciler viyana’nın havasını soludular ve o göğe bıraktılar melodilerini. o güzel sesler hem bugüne, hem de tüm dünyanın kulağına ulaştı.

viyana’nın, avusturya’nın sanat adına öne çıkan isimleri elbette bu büyük sanatçılarla sınırlı değil. 1791 yılında doğan ünlü tiyatro yazarı franz grillparzer, bir dönem avusturya banknotlarında bile görünmüş aktör ferdinand raimund, opera sanatçısı ve oyun yazarı aynı zamanda “avusturya’nın shakespeare’i” olarak anılan johann nestroy viyana ve sanatın kesiştiği noktada akla gelen diğer önemli isimler.


çok büyük olmasa da bu şehir, hem tarihiyle, hem yetiştirdiği insanlarla, hem de bugünüyle hakikaten eşsiz. ama bunlar karın doyuruyor mu? tabi ki hayır! şimdi işte, karnı acıkan okur için, viyana menüsü..

wiener schnitzel..
viyana’nın en meşhur yemeklerinden biri. öyle ki sadece schnitzel yemek için, akşam yemeklerinde farklı avrupa ülkelerinden, viyana’ya giden damak tadına fazlaca düşkün kimseler olduğu söylenir. peki bu schnitzel’in özelliği ne? ağırlıklı olarak dana etinin un, yumurta ve sonunda galeta ununa batırılıp kızgın yağda kızartılması ile yapılıyor. kimi yerlerde domuz, tavuk ya da hindi etinden yapılsa da, makbulünün dana etinden yapılanı olduğu biliniyor. sıklıkla patatesle servis edilen bu leziz yemeğin yanına şarap çok yakışıyor!

mmmm.. kahve!
kokusuyla bir anda her yanı kaplayan o sımsıcak içecek. kahve.. türk kahvesi gibi hani köpüklü, yoğun, leziz; hatırladınız mı? viyana’nın dünya çapında tanınıp bilinen o kahve kültüründen bahsetmeden olmaz menüyü açmışken.. osmanlı’nın ıı. viyana kuşatması’nda bozguna uğramasının ardından, geri çekilirken ardında bıraktığı bir şey vardı. rivayet o ki, içinde kahve çekirdekleri bulunan bir çuval, osmanlı’nın viyana’ya bıraktığı miras olmuş. çuvaldaki kahveyi deve yemi zannederek yakmak isteyenler olsa da kral jan ııı. sobieski bu çuvalı subayı georg franz kolschitzky'e vermiş. kolschitzky de böylelikle ilk viyana kahvesini kurmuş. pek çok denemenin ardından, süt ve şeker ekleyerek viyana'nın sembollerinden biri olan bir kahve çeşidi, melange icat edilmiş.

ve kahveyle birlikte, belki kahveden sonra.. viyana’nın pek çok kafesinde rastlanacak birbirinden güzel kekler.
ımperial torte: çikolatalı, acıbadem ve fındıklı bir kek. içi krema dolu! hem göze hem de damağa fazlasıyla hitap ederken, bolca kalori vaat ediyor..
linzertorte: çilek marmeladı ve fındıkla birlikte sunulan bir tatlı. tereyağı sosu da cabası!
apfelstrudel: elmanın baş köşesine oturduğu, bol şekerli ve sıcak servis edilen bir tatlı. genellikle dondurma ya da kremayla servis ediliyor..

yedikleriniz, içtikleriniz, gördükleriniz dahi sizin olsun. ama viyana’nın keyfini viyana’da çıkarın. schönbrunn sarayı’nın ihtişamının arasından, belvedere sarayı’nın buram buram sanat kokan köşelerine sızın. ya da belki, karl kilisesi’nde ruhunuzu dinlendirdikten sonra biraz, raimund tiyatrosu’nda alırsınız soluğu; farklı hayatlar izleyebilmek ve kendi hayatınıza kaçamak bakışlar atabilmek için.

her ne olursa olsun viyana’nın damağınızda bırakacağı o tattan memnun kalacaksınız.. hem de çok! hatta kim bilir, belki seslenirsiz bana doğru, “hey, şimdi sen uzaklara giderken biz nerede olacağız?”.. emin olun, bu kez ben sizin yerinize figlmüller’de enfes schnitzel’imle baş başa olacağım. tabi ki viyana’da!

avrupa dergisi, sayı 1, aslı aker
gayetül gaye gayetül gaye
viyana kesinlikle duygu yüklü bir şehir.
bazı sokakları ankara ve istanbul'u anımsattı bana.şehirde çok sayıda türkle karşılaşmak mümkün.o bakımdan türkçeyi istediğiniz rahatlıkta kullanmak sakıncalı olabilir. 1. viyanadaki o büyük katetralde bir yeniçeriyi ayakları altında ezen bir elinde haçlı bir bayrak olan (sanırım) bir rahip olan heykel var. osmanlının yeniçerisi ayaklar altına alınmış bir halde duruyor yani. viyanalılar hitlerin ve viyanayı fethetmeye çalışan başka ülkeleri unutmuşlar ve kafayı sadece osmanlıya takmışlar galiba.
şehirde çok sayıda at arabası var.
sisi'nin yazın kullandığı yerin müzesine gitmenizi önermem.zira sanki sadece mutfak takımlarının sergisi mahiyetinde.
viyanada aşka gelince... o bambaşka bir durum. anlatılmaz sadece yaşanır diyorum.
1 /