almanları
otomotiv sektöründe dünya devi yapan markalar arasında belki de bir numaraya çıkarmayı düşündüğüm
otomobil markasıdır; niye mi? şöyle açıklayım;
-----
anı-----
gece 02:30,
mithatpaşa caddesinde,
güzelyalı /
izmir:
arabaları yemiş bitirmiş, arabasını satmış (sonra yenisini almış) bir
bilge ile caddede ilerliyoruz.. "küçük bir deneye var mısın??" dedi, "neden olmasın?" dedim..
bana "senden güzide semtimiz güzelyalı'nın pek bir parasıyla gösterişine düşkün insanlarının
* bu birbirinden değişik arabalarının
tampon ve ön
kaputlarına dokunmanı, elinle yoklamanı, bir çift vurmanı istiyorum dedi..eskiden insan bir şeyi satın almadan önce eline alıp incelermiş" dedi..felsefik konuşmaya çabaladı..
küçük ama amacına uygun, kesine yakın sonuç verecek deneyimize başladık, gece gece hırsız zannedecekler bizi..
ilk gözümüze kestirdiğimiz, sağ tarafta park etmiş gece mavisi
renault clio dikkatimiz çekiyor..yaklaşıyoruz ve işaret parmağımızın dışı ile yokluyoruz..
-tın tın!
hmm, içi boş tenekeden gelen ses gibi bir ses yankılanıyor sessiz caddede..renault bizi hiç de tatmin etmiyor..hemen yanındaki eski kasa beyaz (klasik beyaz)
hyundai accente yanaşıyoruz..ön barların hemen üstünde yer alan, sağ taraftaki yan şaşeye dokunduruyoruz..
-pıt tık (plastiğin içe göçüp geri gelme efekti)
daha bir hmmmmm..biraz renault gözümüzde güzelleşiyor..sonra hemen akabinde görünüşü ile eminim ki çoğumuzu etkilemiş (ne yalan söyleyeyim beni de etkilemiş) yeni
honda civic geliyor karşımıza..metalik siyah, acaip seksi..hafifçe dokunduruyoruz..
-pon pon!
ehh işte, idare eder diyecekken arkadaş atlıyor..avrupa safety testlerinde bu arabanın 4 yıldızı bile hak etmediğini belirtiyor ince, puslu bir ses tonuyla.. "mk, sanki dedektif?!? oturmuş bunları incelemiş" demek gelmiyor içinden aslında, adam seviyor arabalar ile ilgilenmeyi, erbabı denilen kesimden..
bir iki uzak doğu arabasını daha yokladıktan sonra bir eski kasa krem rengi, yeni yıkamadan çıktığı belli bir
golf ile karşı karşıya kalıyoruz.. "bak şimdi neler olacak asıl" diyor erbap.. "nedir ki olayın?!" diyip, iki el vuruyorum arabanın ön kaputuna..
-dannn! dan!
aman tanrım!!..hani derler ya, koy namluyu sür savaşa..kaput sacının kalınlığı o cinsten söyleme yakışır bir izlenim yaratıyor..reklam gibi olmasın ama acaip bir güven duygusu yaratıyor bu sesler..gerçektende sağlam ve güvenli bir araba dedirtiyor insana..biraz daha yokluyorum sadece kaput mudur olayı diye, ama değil..tamponların içinde bile ek alaşımlı barların bulunduğu bilgisi erbaptan gecikmeden geliyor, ki nitekim kendileri (tamponlar) zaten direk fark yaratıyor..bu kısa testimizi, volkswagen'dan gelen sesleri unutamayaraktan iki, üç arabada da tekrarladıktan sonra bitiriyoruz..
hummalı bir analiz, akabinde ise orta sınıf arabalar kategorisinde niye golf'lerin yüksek meblağlara satıldığının üzerine komplo teorileri kuruyoruz..cidden yeni kasa ikinci el bir golf'ün iki önceki renault'un sıfırından niye daha pahalı olabileceğini hakkında yorumlar birbirini kovalıyor..olmaz böyle şey demeyin, ama oluyor..bir bildikleri var diyorum, o bilinenleri arkadaş yine hararetli bir şekilde anlatıyor..
alman mühendisliğine ve dehasına hayran olmamak mümkün değil, direk sempatizan, biraz daha kassa fanatik yetiştirebilecek kadar başarılı bir geçmişi tek çırpıda dinliyorum..
-----
anı-----
tamam, "renkler ve zevkler tartışılmaz!" diye çığırtan, "bu kadar okuduk ana fikrin nedir peki hacı??" diyen okurlarımız olacaktır aranızda, farkındayım! o zaman; sizlere bir
bmw, bir
mercedes, hatta ve hatta bir
audi'yi hiç anlatmayacağım..zaten yeri de değil..burada asıl yapmak istediğim şey; son 40 bilemedin 50 yıldan beri fiyat/performans olarak cidden olağanüstü işler gerçekleştiren vw'ına kendi çapımdaki hayranlığımı dizginlemektir..her ülkenin, her milletin arabaları kendilerin göre bir numaradır..ne bileyim, belki bir japonların
subaru'sunu kalkışta geçemeyeceğim, belki otobanda bir amerika'nın bilmem kaç beygirlik, sünger gibi benzin emen
ford'undan toz yutacağım, belki de bir italyanların içi silme kolpa olan, plastik kokan ama dışarıdan veresim gelen
ferrari'sinin karizmasına sahip olamayacağım ama allah korusun zor bir durumda, kaza falan yaptığım da kendi arabamın benim can güvenliğim için elinden geleni ardına koymayacağını da bileceğim..
işte bu yüzden "bu adamlar bu işi biliyor" diyebileceğim..
not: bu test sırasında hiçbir canlı zarar görmemiştir..vee, akabinde otomobillerle ilgili, özellikle de güvenli bir dört tekerlek sürmeyi seven sizlere de böyle bir testi kendi başınıza yapmayı şiddetle öneriyorum..