soundtrack 'i
mark knopfler tarafından yapılmış film. "an american hero" ve albümün son şarkısı "my claim to frame" çok güzeldir. albümde
mark knopflerın solo gitarını duyarız bol bol, sesinden ziyade.
i̇nsanı komplo teorilerine yelken açmaya zorlayan, her saniyesinde acaba? dedirten müthiş film. ayrıca
bilgi üniversitesi medya ve i letişim sistemleri bölümü'nde araştırmacı gazetecilik dersine ders materyali olması da yeteri kadar ilginçtir.
köpeğin kuyruğu değil kuyruğun köpeği sallaması durumu. ismi bile süper anlamlı bir barry levinson filmi. günümüz işleyen sistemlerine göndermeli eğlenceli film.
"oha! haha" diyerek izlenen film.
insanın hayal gücünü zorlayan ve abartı bir şekilde de olsa politik olayların aslında göründüğü gibi olmayabileceği konusunda ufkumuza level atlatmış filmdir.
(bkz:
başkanın adamları)
propaganda'nın önemini anlatan film. kesinlikle izlenmeli. geçmişi daha iyi anlamak, bugünkü ve gelecekteki olaylara da bakış açısını değiştirmek için gerekli.
her zaman düşünmüşümdür zaten. hollywood sadece hollywood olamaz.
film propagandanın nasıl işlediğini ve seçimlerde nasıl iş
gördüğünü gösteriyor bize. siyaseti bir kenara koyarak bu
propaganda işini, göz boyama mevzusunu şumüllendire biliriz.
___________________________________________
göz boyama doktorlari- wag the dog
on yıl kadar önce, ilk kez amerikada yeni bir doktorluk türü ortaya çıktı:
göz boyama doktorluğu!
i̇ngilizce, spin-doctor denilen göz boyama doktorlarının uzmanlık alanı, olmayan bir şeyi varmış gibi gösterip geniş halk kitlelerini yanıltmak, aldatmaktır. göz boyama doktoru olabilmek için bitirilmesi gereken herhangi özel bir üniversite yoktur! göz boyama doktoru olacak kişinin çok kurnaz olması, üstün konuşma ve yazı yazma yeteneklerine sahip bulunması, insanları hangi yollardan nasıl kandırıp uyutacağını çok iyi bilmesi, müthiş korkusuz, saygısız ve çok ahlaksız olması gerekmektedir!
günümüzde göz boyama doktorları amerika ve batı avrupada devlet başkanlarına, başbakanlara ve siyasi parti genel başkanlarına hizmet ediyor ve korkunç paralar kazanıyorlar. üstün yetenekli bir göz boyama doktorunun neleri başarabileceğini göstermek için, bir süre önce londrada izlediğim bir filmi çok kısa olarak sizlere özetleyeceğim. filmin adı, kuyruk köpeği sallıyor. (türkiyede başkanın adamları adıyla oynamıştı. 1997) daha ilk adımda kafanız karışmasın, bu söylem i̇ngilizcede bir deyimdir. doğal olanı, köpeğin kuyruğunu sallamasıdır. ama ne zaman ki çoğunluğun değil de azınlığın sözü geçer, işte o zaman, kuyruk köpeği sallıyor denilir. filme neden böyle bir ad verilmiş, biraz sonra anlayacaksınız.
filmin ana konusu şu:
amerikada başkanlık seçimlerine iki hafta kalmıştır. mevcut başkan, bir dönem daha seçilmek istemekte ve kamuoyu yoklamaları da başkanın yeniden seçileceğini göstermektedir. i̇şte tam bu sırada bir skandal patlar. amerika devlet başkanının beyaz sarayın oval ofisinde bir kadına cinsel tacizde bulunduğu haberi duyulur! eğer bu haberin yayılması önlenemezse, başkanın seçimleri kaybetmesi kaçınılmazdır. i̇şte bu koşullarda çare bulmak, ortalığı temizlemek, başkanın danışmanlarından göz boyama doktoru roninin omuzlarına yüklenir. filmde, göz boyama doktoru roninin rolünü ünlü aktör robert de niro oynamaktadır. göz boyama doktoru roni, hemen kafasında bir senaryo hazırlar. amerikan halkının dikkatini cinsel taciz olayından başka bir yöne çekmek için, bir savaş gereklidir! ama o sırada amerikanın savaş içinde olduğu bir ülke yoktur. göz boyama doktoru roni, sanal yani uydurma bir savaş yaratır: arnavutluk, elindeki nükleer bombalarla amerikaya savaş açmıştır!
roninin bu sanal savaş senaryosunu duyan diğer danışmanlar sorarlar, neden arnavutluk?
çünkü amerikalılar, arnavutlukun nerede olduğunu bile bilmezler, diye cevap verir göz boyama doktoru roni! amerikan halkını aldatacak senaryo artık hazırdır, şimdi sıra bunu sahneye koyacak bir yönetmenin bulunmasına gelmiştir.
göz boyama doktoru roni, o kişiyi de hemen bulur. hollywoodun yetenekli ama doyumsuz sinema yönetmeni stan moss, bu çılgın senaryoyu sahneye koyacaktır, karşılığında da amerika birleşik devletleri büyük elçisi unvanına kavuşacaktır.
filmde stan moss rolünü, çok ünlü oyuncu dustin hoffman oynamaktadır. anlaşma sağlanır ve vaşingtondaki bir film stüdyosunda uydurma savaşın sahneleri çekilir, arnavutlukun amerikaya savaş ilan ettiğini duyuran tüm televizyon kanallarına dağıtılır.
amerika devlet başkanı, cesur ve kararlı mesajlar yavınlayarak halkın desteğini kazanır, popüleritesini artırır. amerikan halkı zokayı yutmuş, arnavutlukla bir ş savaş olduğuna inanmıştır ama, başkanın seçimlerde rakibi olan amerikalı senatör oyunu çakar, ciayı devreye sokar. seçime sekiz gün kala, cia savaşın bitmiş olduğunu duyurur, işler yine sarpa sarmıştır, başkanın danışmanları bu kalan sekiz gün amerikan halkını nasıl uyutacaklarını bilemezlerken göz boyama doktoru roni yine imdatlarına yetişir. senaryosunun ikinci perdesini anlatır: savaş bitmiştir ama, wilyam şuman adlı bir amerikan çavuşu arnavut gerillalarının elinde tutsak kalmıştır! şimdi başkan, bu tutsağın kurtarılması için devreye girecektir! yine aynı film stüdyosunda, gerillaların elinde işkence görmüş çavuş vilyam şumanı görüntüleyen sahneler çekilir ve amerikan televizyon kanallarına dağıtılır! milliyetçilik duyguları çok güçlü olan amerikan halkı galeyana gelir. göğüs kısmında, fuck albenia yani arnavutluku si..m yazlı gömlekler su gibi satılır. rok müziği yapımcılarına, vatanseverlik duygularına coşturan özgürlük şarkıları besteletilir ve bunlar çeşitli radyo kanallarında sabahtan akşama kadar sürekli çaldırtılır. göz boyama doktoru roni, hedefine ulaşmıştır. başkanın cinsel taciz olayını çoktan unutan amerikan halkı, arnavut gerillalarının elindeki sözde tutsak amerikalı çavuşu her ne pahasına olursa olsun kurtaracağına söz veren başkanları etrafında birleşir. seçimi mevcut başkan büyük farkla kazanıp beyaz saraydaki yerini korur
göz boyama doktorları, ne yaparsan yap, para kap ilkesine dayalı küreselleşmenin ürünleridir. en ünlü, en yetenekli göz boyama doktorları günümüzde amerika ve batı avrupada akıl almaz başarılar kazanmaktadırlar!
türkiyede de göz boyama doktorları bulunmaktadır.
..bizim yerli göz boyama doktorlarımız daha çok medyada yuvalanmışlardır. bunlar her ne kadar amerikalı meslektaşları kadar başarılı değilseler de, olmayan şeyleri var, var olan şeyleri de yok göstermek için yırtınıp durmaktadırlar.
amerikan halkını bilemem ama, türk ulusunun sürgit gözünü boyamak mümkün değildir.
kaynakça
yılmaz di̇kbaş amerikanın irak yalanları eylül 2002,
filmde savaş açılan devlet ve tanımlamalarını arnavutluk
değilde türkiye olarak da alabilirsiniz.
izlemeyenleriniz var ise izlemesini de tavsiye ederim.
_________________________________________
3 mayıs 2012
kanat atkaya katkaya@hurriyet.com.tr
acaba köpek mi kuyruğu kuyruk mu köpeği sallar
hari̇kulade bir politik taşlama filmidir yönetmen barry levinson'un 1997'de çektiği wag the dog.
türkiye'de başkanın adamları adıyla oynamıştı.
orijinal adını dilimize köpeği salla diye çevrilebilir.
ne demek bu?
köpek kuyruğunu niye sallar? çünkü kuyruk köpeği sallayamaz lafından türetilmiştir.
kuyruk köpeği sallıyor deyimi, dünya tersine dönüyor anlamında kullanılıyor.
filmde anlatılan hikayeye bakıldığında i̇nsanları olmayanlara inandırmak, gerçek olmayanla oyalamak ve hedef şaşırtmak, gerçeği saklamak mümkündür sonucuna varırız.
***
filmde robert de niro, seçimlerden hemen önce adı bir seks skandalına karışan abd başkanı'nın işleri düzeltmekle görevli adamıdır.
de niro, insanların sadece gördüklerine inandığını savunan, zeki ve başarılı bir film yapımcısı olan dustin hoffman'ın kapısını çalar.
bir senaryo uydurmak zorundadırlar başım belada/ koltuğu bırakabilirim helada pozisyonundaki the başkan için.
akla ilk gelen çakma bir savaş çıkartmak olur.
malum, milliyetçi hislerin dalgalanması, kahraman şerif pozları...
hep çalışır seçim dönemlerinde.
bakınız sarkozy'nin libya'yı ilk vuran başkan olma telaşı, bakınız bush'un her acil durumda camı kırıp alarma basarak attığı şahin taklaları veya bakınız erdoğan'ın açılım öncülüğünden sert başkomutanlığa geçiş yaptığı süreç.
***
savaş.
fakat kiminle?
arnavutluk olur mu?
niye olsun? yanlış soru.
doğrusu niye olmasın?
peki nasıl savaş çıkaracağız?
arnavutluk'un elinde tehlikeli bir silah olsun.
ama yoook. ama olsun!
kamuoyu.
o basit.
bir stüdyoya girilir. hiçbir şeyden habersiz bir oyuncu kız arnavut folkloruna uygun giydirilir.
eline bir beyaz kedicik montajlanır.
arka plana dumanları tüten bir arnavutluk köyü yerleştirilir.
amerikan toplumu bu acıya sessiz mi kalacaktır.
çakma savaş, tek kurşun atılmayan savaş başlar.
medyanın ilgisi olduğu gibi savaşa döner, seks skandalı unutulur, başkan oylarını şahane şekilde toplarlar.
***
muhalefet bu senaryoyu zorladıkça, senaryoyu yazanlar el yükseltir.
başkan, yağmur altında kendisini bekleyen (yine oyuncu) bir arnavut anneyi üstünden çıkardığı paltoyla sarmalar...
yazarlar, aslında akli dengesini yitirmiş, tükenmiş bir askeri cephede kalmış ve kurtarılması gereken bir kahraman olarak pompalar...
çakma kahraman tacize kalkıştığı kızın babası tarafından vurulunca devasa bir törenle kahraman asker olarak defnedilir...
sürekli kasa kazanır yani.
sürekli kuyruk köpeği sallar.
***
obama'nın tam da bin ladin'in öldürülmesinin yıldönümünde afganistan'a sürpriz ziyaret gerçekleştirip hamasi nutuklar atması büyük hamle, büyük taktik olarak gösterildi.
muhalefet ama... ama kuyruk köpeği sallıyor! diye feryat etse de, obama amerikan halkına gazı vermiş oldu bile.
siz siz olun...
her operasyonda, her sansasyonda çaktırmadan zam yediğinizi veya başka bir rezilliğin üstünün kapatılabileceğini hesaba katın.
bakın bakalım köpek mi kuyruğu sallıyor, kuyruk mu köpeği?
i̇nsanların dikkatini dağıtma ve onları manupüle etme o kadar sakin ve talkshow havasında veriliyor ki yapay bir savaş çıkarma olayına bile biz beyaz perde arkasıdaki 'masumlar'inanacak noktaya geliyoruz.yine bu film bize ikna dersiyle alakalı tonlarca not çıkarmamıza neden oluyor.burda biz 'içi neşe ve masumluk dolu olan insanlar' farklı framelerle karşı karşıya kalıyoruz...bardağın dolu ve boş tarafının aslında hiç önemli olmadığını, durumların ve anlık olayların yine başka manipule etme araçlarıyla her an değiştirilebileceğini de yüzümüze bir 'teksas tokadı' yiyerek algılıyoruz.toplumun bütün bileşenleri; vatan sevgisi, tanrı kutsallığı, duygu, çocuk masumluğu, medyanın ve onun arkasındakilerin insanlar üzerindeki sarsılmaz güçleri, kurumlar arası iç hasaplaşmalar yine bu filmden çıkarılacak spesifik ayrıntılardır.
(bkz:
başkan ın adamları)
filmin anlamını da taşıyacak şekilde yapılmış iyi bir film adı çevirisi.
bu dönemde mutlaka tekrar izlenmesi gereken film
manipülasyon, retorik, algı yönetimi, toplumsal hafıza kavramlarına dair güzel örnekleri barındıran hızlı bir film. gördüklerimizin izlediklerimizin ne kadarına inanmalıyız sorularından komplo teorilerine savuran film.