pek sevgili arkadaşım
nosuchnick ile beşiktaş sahilde yürürken kendisi cozutmuş ve 'boğazın serin sularına atlıycam, bırak beni' diye tutturmuştur. ben onu bu yapmak istediğinin mantıksızca olduğuna ikna etmeye çalışırken birden fırlamış ve gerçekleştirmek istediği fiili eyleme dönüştürmüştür. lakin
nosuchnick yüzme bilmemektedir. gözümün önünde boğulurken suya atlayıp da onu kurtarsam mı diye anlık bir tereddütten sonra denizdeki mide bulandırıcı pislik beni bu fikrimden vazgeçirmiştir. 'öeeh salla ya, kendi etti kendi buldu salak' diye düşünüp (benim gibi arkadaşın gafasını daşla ezmek lazım) barbaros bulvarına doğru yürürken
land roverının içerisinde
hülya avşar görürüm. trafik ışıklarında duran arabanın yanına yanaşır, abuk subuk hareketler yapar hülya avşar'ın ilgisini çekerim. o da camını açıp ne istediğimi sorar:
-hayırdır canım?
-ee bir imzanızı alabilir miyim? anneannem ve annem sizi çok seviyorlar da ben sevmiyorum pek sizi.
-yok sana imza falan madem sevmiyorsun. (ayarı verdi. oh!!)
ki zaten o sırada yeşil yanar, kendisi beni arabasının dumanına boğarak tam gaz ilerler.
ve ben sabah uyanıp bu rüyada mantık ararım, hayatı sorgularım, ne kötü arkadaşsın lan sen diye küfrederim kendime.
(`yaran rüya yorumları)
nosuchnick:
sana yorum yapıciim
nosuchnick:
şindi hülyağ avşarı görmen
nosuchnick:
bu kadın beeele pek kendini beğenmiş pek küstah olduğundan
nosuchnick:
bir nevi kendini görmüşsündür
nosuchnick:
beni boğma sebebine gelince elbette çekemediğindendir benm üstün yeteneklerimi, budur..