yaşamak

1 /
allah kızlara güvenseydi zar koymazdı allah kızlara güvenseydi zar koymazdı
haramiler : yaşamak
bir nehir gibi yorgun
umarsız yol almaktır yaşamak dedikleri
hırçın rüzgarlar beni sürüklerken meçhule
yalanlarla hüzünlerle savrulmak bu nehirde
bil ki acılar örseler yüreği
karanlık gece değil yaşamın ta kendi
korkar ellerim tutmaz ellerini
sanma umutsuzdur kaçar bu deli
rüzgara inat ve yaşamak
umutla bir başına
gülümsün gülümsün
orhan veli kanık imzalı bir şiirdir;

biliyorum, kolay değil yaşamak,
gönül verip türkü söylemek yar üstüne;
yıldız ışığında dolaşıp geceleri,
gündüzleri gün ışığında ısınmak;
şöyle bir fırsat bulup yarım gün,
yan gelebilmek çamlıca tepesine...
-bin türlü mavi akar boğaz'dan-
her şeyi unutabilmek maviler içinde.

biliyorum, kolay değil yaşamak;
ama işte
bir ölünün hala yatağı sıcak,
birinin saati işliyor kolunda.
yaşamak kolay değil ya kardeşler,
ölmek de değil;

kolay değil bu dünyadan ayrılmak

yaşamak; nefes alıp verirken aynı anda güzele de çirkine de şahit olmak. beş dakika öncesine kadar sevinirken dakikalar sonra göz yaşlarının esiri olmak. çalışıp, çabalamak; geriye bakınca koca bir hiç görmek. anlam verememek yaşananlara. insanları tanıyamamak. yaşayıp görüyoruz işte; insanı deli ediyor bu bilinmezlik; hoş bilsek daha bir divane olacağız ya!
gülümsün gülümsün
13 yaşından beri parkinson hastası olan ama lösev gönüllüsü olarak çalışan kıvanç torun'un şiiri;

"yaşamak nedir diye sordum anneme,
sana verdiğim candır dedi.
can ne demek dedim,
benden bir parça dedi ve ekledi.
onu taşıyacaksın, koruyacaksın,
onunla birlikte çok güzel günler,
bazen zor anlar yaşayacaksın...
yaşamak nedir diye sordum babama
annenin sana verdiği canı
başka canlarla paylaşmaktır.
ekmektir, sudur,
en önemlisi huzurdur.
huzur ne diye soracak olursan dedi babam
bir cana gerekli olan her şeydir.
yetecek kadar para,
koşacak kadar nefes
korkmayacak kadar cesaret,
mutlu olacak kadar hevestir.
atılmayacak kadar ekmek
sel olmayacak kadar su
vazgeçilmeyecek kadar emektir.
kısaca yavrum,
yaşamak güzel şeydir!"
dr conners dr conners
yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

yaşamayı ciddiye alacaksın, yani o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde.

yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından.*
dragonfly dragonfly
değerini en çok yaşlıların ve hastaların bildiği bir armağandır yaşamak.nedense yaşarken, tamda içindeyken yaşamın gözlerimiz kör bir adamın gözleri gibi kapalıdır.göremeyiz yaşamın güzelliklerini.kolayca harcarız,adeta çarçur ederiz gençliğimizi. ancak elimizden giderken farkına varırız.son bir gayretle sarılırız hayata.belki böyle küçük molalarda farkına varırız da çok kısa bir anlık parlama gibi çabucak geçer gözümüzdeki açılma.yine gözlerimiz kapalı devam ederiz yaşam denilen vahşi koşuya.
toumai toumai
afşar timuçin'e ait bir şiir.

yaşamak alışmaktır
i̇şportada satılan kadın geceliklerine

alışmak manavlara doçentlik tezlerine
alışmak yaşamaktır

hep bu yeşilleri giy
bu moru tak saçlarını topla da
bunu sen de bilirsin
alışmak yorulmaktır bakıp bakıp kendine

yaşamak bir gün uyanmaktır
bir gün birdenbire yalnız kalmaktır

yaşamak alışmalardan sonra
alıştığı her şeyle savaşmaktır
1 /