yaşlılık

2 /
fox mulder fox mulder
csi 'in bir bölümünde şu diyalogla tarif edilen durum:

-you consider aging a disease? (siz yaşlanmayı bir hastalık olarak mı görüyorsunuz?)
+with a 100% mortality rate. (sonu yüzde yüz ölümle biten hem de)
exodus exodus
geçmiş günlerde tanık olduğum bir olaydan bahsetmek istiyorum.

bizim evimizin tam karşısında, tek katlı bir ev bulunmakta ve burda bir tane yaşlı çift oturuyor.sadece ikisi, yıllardır burdalar en azından benim bulunduğum zamandan itibaren 9 yıldır hala burdalar.kimseye zararları yoktur, kendi hallerindeler her ikisi de. ne de olsa artık hiç bir şey onlar için pek de önem ifade etmiyordur.bazı zamanlar dedenin sesinden yakındığım zamanlar da olmuyor değil ama katlanılıyor işte.her neyse; geçen gün oturma odasında, pencerenin önünde bulunan koltuğa oturmuş öylece dışarıyı izliyordum ve tam onların evine bakıyor bulunduğum yer de.akşam saatleriydi, hava yeni yeni kararmaya başlamıştı.bir an da gözüm takılıverdi içeriye, açık olan pencerelerinden.ve gördüğüm manzara beni tuhaf bir halin içine sokmaya yetti.kadın oturmuş, adamda üryan bir şekilde karısının karşısında dikilir vaziyette duruyordu ve kadın adamın altındaki bezi alarak, yeni bezi takmaya başladı.o an nutkum tutuldu ve direkt kalktım, bakamadım daha fazla.hiç bir şeyin farkında olmaksızın, ışık açık bir vaziyette, kapı-pencere açık öylece duruyorlardı.belki de artık bunları düşünme yetileri bile kalmamıştı, onlar için hiç bir önemi yoktu bu durumda olmanın.yaşlılık, hepimizin geleceği son nokta olacak ama yaratandan dilediğim tek bir şey beni o halim de iken aklımdan yoksun bırakmamasıdır, aklımı benden götürmeden önce bedenimi almasıdır.
umut taciri umut taciri
şükrü erbaş'ın bir şiirinde tanımlamaya çalıştığı zamanın ihanetidir.



nerden mi anlıyorum yaşlandığımı
kadınlar gittikçe daha güzel

güneş daha hızlı adımlıyor gökyüzünü
sular daha soğuk rüzgâr daha serin

eskiden her konuda konuşurdum istekle
bir geniş gülümsemeyle dinliyorum şimdi

büyük yapılar ışıklı çarşılar bitti
ara sokaklara salaş kahvelere gidiyorum

kurtulmak için çırpındığım çocukluğu
yeniden öğreniyorum çocuklardan şaşarak

bütün sesler çın çın bir yalnızlık oluyor
i̇çimden geçenleri söyledim sanıyorum

birisi bir şarkı söylemesin kederle
tenimde bir titreme kirpiklerimde buğu

kısa söz basit eşya kedi sevgisi
aktıkça ağaran bir suyum zamanın ırmağında

nerden mi anlıyorum yaşlandığımı
kadınlar daha güzel kadınlar daha uzak...
no more mentes no more mentes
gençlik güzeldir. hiç kimse yoksa kendi dünyası vardır genç olanın. sonra yıllar geçer. her şey kabul edilir bir yaştan sonra. bir yaştan sonra insan, hayatta olduğunu kendi kendine kanıtlamak için olsa gerek, uyanır uyanmaz bir ses duymak ister. işte bu zamana da yaşlılık diyoruz.
dalgalandım da duruldum dalgalandım da duruldum
bir yerden sonra eziyettir. çocukları arasıda pinpon topu gibi gidip gelen, istenmeyen ve en acısı da istenmediğini bilerek yaşayan insanlar. bu yıkımı ne düzeltirki. istenmemek... o kadar yaşamak istememenin tek nedeni.
eacsky eacsky
bedeninin küçülmesi, hafızandaki unutmalarla dalga geçilmesidir yaşlılık. yaşlılık yılları da gençliğin sadece anılarının kalacağı yıllardır.gençler olarak bilemeyiz ne demektir yaşlılık ama tahmin edebiliriz.yaşar gideriz bir şeylerin peşinden koşarak adaletli ya da adaletsiz bir mücadeleyle.oğlun, kızın filan olur onu geçtim de ya torun? gelmiştir o haber.yaşlılık haberi..artık istediğin kadar gezemeyecek ve doktorunun verdiği ilaçları içeceksin sabah, öğle, akşam..cinsellik insanların en sevdiği tat almalardan biridir genellikle.ee, o da gidecek bi yerden sonra.acı bir şey değil mi bu? hepsi bir yana da gençlikte yapamadıkların? hep o geceler boyu hayalini kurup da gerçekleştiremediğin hayallerin? onlar ne olacak yaşlanınca? kendime yazarken yüksek sesle bağırıyorum: 'yaşamaya bak yaşamaya' diye.sonrası zaten beyaz saçlar ve elinden çekiştiren üç beş yaşlarında birkaç velet..
çilem82debaşladı çilem82debaşladı
"yaşlılık, insanın doğumu ile başlayan yaşam süresince, ölümden önce yaşanan kronolojik bir kavramdır."

"yaşlılık bir ayrıcalık, sosyal bir başarı ve bir meydan okumadır.yaşlanma, anne karnından başlayarak yaşamın sonlanmasına kadar devam eden bir süreçtir."

(sürecin tadını çıkarmaya çalışmak galiba, insanı negatif çağrışımlara karşın, biraz rahatlatıyor.)
hızlandırılmış tren hızlandırılmış tren
84 yaşlarındaki ileri derece demanslı babaannemi ve nefes darlığı çeken dedemi ziyaret ettiğimde dedemin iki oğlu da şehir dışındayken bir de hastalandığını öğrenip sağa sola koşturduğum sırada kafama dank eden ve korkmaya başladığım felakettir. elden ayaktan düşmesek diye geçer insanın içinden ama ne mümkün...
küçük hanım küçük hanım
üst katta yalnız yaşayan amca apartmanın kapısını açmaya çalışıyordu. ben kapıya gelene kadar açtı kapıyı, ben de kapıyı tutup içeri girmesini bekledim. görür görmez "dizim çok ağrıyor" dedi. saçmalamanın tavan yaptığı tek kelimeyle dış sesim "havalardan" dedi, iç sesim de kendime "sen gitgide babana benziyorsun" dedi. amca devam etti "hacettepe'ye gittim, kanser mi var, hasta mıyım, ölecek miyim, ne var diye. tertemiz çıktı sonuçlarım, sapasağlammışım. bacağıma da geçer dedi ama çok ağrıyor bu diz çok. neyse ki başka bir hastalık yokmuş, iyiymişim. komple her şeyime baktılar baştan ayağa. hasta değilmişim." bir dakika kadar dinledim o'nu. sonra geçmiş olsun deyip eve girdim. gençken ne bu denli hastalığı, ne bu çocuksu halleri, ne nazlanmaları anlamak mümkün değil. kısaca yaşlılığı anlamak için yaşlılığa adım atmak gerek. ölüm korkusunu derin derin yaşayıp, birkaç yılın kaldığını, o son zamanların geldiğini hissedince insan daha çok ilgi, daha çok sevgi istiyor sanırım ve ölmemek istiyor tabii. anneannem her gün doktora gitmek istiyor, doktorla "beni hastaneye yatır" diye kavga ediyor. gençken hastaneden kaçan insan nasıl da değişiyor.. yaşlılığın tam manası bu işte, korku. birkaç zaman daha uzasın diye ömür dua ederken, birkaç fazla insanla biraz daha fazla sohbet etme aşkının hasıl olması bünyeye. korkarak, gençlerin tabiriyle bıdırdanarak zaman geçirmek.
cesarethapı cesarethapı
mümkünse yaşlanmadan ,vakitsizce göçüp gitmektir niyetim beni hatırlayanların zihninde iyi kalmak isterim,kendi yaşlılığımla ne kendimi ne başkasını yorasım var.
heidi gel içelim heidi gel içelim
“bir yaşına basmış herkes yaşlıdır.”

ilyas başsoy'un bir meyhanede karşılaştığı ihtiyara 'yaşlı adamsın vesselam bey amca' demesi üzerine aldığı yanıt.
2 /