2 dal camel içtiğim zaman fonda müslüm baba eşliğiyle
projenin pazartesiye ertelenmiş olması :)
edit: eksileyen hoca heralde
iki adet kavgaya şahit oldum. benden mutlusu olamaz!
sevdiğim kızın benle sohbet etmesi
- yarın izinli olmam.
- viskinin bu gece beni götürecek kadar kalması.
- öğlende görüştüğüm kumral güzeli pazarlamacı kız
- öğle yemeğinde çıkan makarna ve sonrasında dışardan gelen elemanın getirdiği baklava.
erken kalktım, güzel müzikler dinledim...
arabaya bindim ve güneş çıktı karşıma... şarkılar söyleyerek 30km ötedeki bir müzeye gittim... 3 saatimi dolanarak harcadım.
günüm o kadar güzel ve rahatlatıcıydı ki, hadi poppy dedim bugünü balık ve şarapla bitir:)
şuan en sevdiğim lokantada günümü bir izmirliye yakışır biçimde bitiriyorum: balık-şarap:) rakıda olurdu ama onun tadı tek başına çıkmıyor. çıkışta biraz yürürüm, arabaya binip sonra gene eve...
şükürler olsun allahım! sağlıkla nefes alıyorum! çevremdeki renkleri güzellikleri görüyorum! elim ayağım tutuyor. daha ne isterim!
yarın okula gitmeyecek olmam
az önce açtığım duyurudan sonra gelen mesajlar beni çok mutlu etti. yok amacıma ulaştığım için değil. insanların bu kadar açık bir şekilde bazı şeyleri anlatması mutlu etti. ve şimdi yazdıktan sonra her perde de hatırlayacağım adını dahi bilmediğim güzel insanlarım var.
tosuncuğa söz vermiştim. karton kutulardan dönüşebilen ve kendisinin içine girip bu dönüşümü yönetebileceği bir transformers figürü yapacaktık. bir nevi kostüm yani. öğlene doğru yağmur altında market market dolaşmaya başladık boş koli için. neyse ki bulduk sonunda. koli bandı vs ıvır zıvırı da aldıktan sonra eve geldik. 1 saatlik bir uğraş sonunda optimus prime hazır oldu. bitene kadar yaşadığı heyecan, bitince büyük bir mutluluğa evrildi. bana da akabinde oturup onunla oynarken seyretmenin mutluluğu kaldı. diğer herşey için mastercard.
kapitalizmin kalesi bir kahve dükkanında otururken masaların arasında mal mal duran kediye avucum ona bakar şekilde elimi açmam kapamamla yanıma koşması sonra üstüme atlaması. mutlu oldum mu bilmiyorum ama gülümsedim. yetme mi?
sonunda jedi oldum. buna içilir. koy padawan.
standart bir gün ne mutluluk verir insana ne de mutsuzluk. rutine bağlanmış hayatlar yaşayan yazarlar bilir bunu. ev - iş - arada cafe (nadir bir ara bu) yeni güne uyanmış ve hala ölmemiş olmak mutlu eden bir şeyse yehhu çok mutluyum
annemle planladığımız italya&yunanistan&balkanlar turu.
hayırlı evlat olmak için uğraşıyorum.
kadıncağız sabahtan beri '' iyi ki seni doğurmuşum'' diyerek beni mutlu ediyor. canım annem...
senle geçecek her saniye dünyaya bedel.
sabah erken kalkıp namazımı kıldım. ablamda uyumuştum gece, kahvaltı hazırlamış, kahvaltıyı yaptım,yeğenleri okula bırakıp eve döndüm. yeni eve taşınma durumunda olduğum için kalan eşyaları arabaya yükledim. gittim doğalgazı açtırdım, eski aboneliği bitirdim. sonra yeni eve gittim elektrikçi geld, televizyon bağlantısı için başka biri ve internet için başka biri. hepsine ayrı para verdim ve rahatladım. tabi bunların hepsini işten izin alarak yaptım. o kadar mutluyum ki...
henüz hiçbir şey. küçük bir bardak çaydan bile mutlu olabilen bir insanım halbuki.
neyse, gün bitmedi daha. mutlu olursam editlerim.