graham fuller'in
yeni türkiye cumhuriyeti kitabında anlattığı; aynı zamanda
ahmet davutoğlu'nun
stratejik derinlik isimli kitabının dayandığı temel yaklaşımlardan biridir.
birkaç cümle ile açıklamak gerekirse;
soğuk savaş'ın ardından ortaya çıkan dinamikler güvenlik algısını değiştirmiş ve türkiye'de bundan payına düşeni almıştır. türkiye, artık batı'nın ileri karakolu değildir, bölgesel bir güçte değildir; türkiye, merkez ülke olmak zorundadır: tarihsel, kültürel, sosyal ve ekonomik olarak bu misyonun koşullarına sahiptir.
merkez ülke konumuna gelebilmesi için
soft power olarak adlandırılan dış politik yöntemi kullanmalıdır. yani osmanlı'nın yarattığı tarihsel, kültürel ve sosyal bağlara dayanarak bölge ülkeleriyle ilişkilerini yeniden konumlandırmalıdır. bunu yapabilmenin yöntemleri ise çeşitlidir: bölge ülkelerinde okullar açmak, oradan öğrenciler getirmek, halk arasında iletişim ağı kuvvetli olan
deniz feneri,
kimse yok mu vs. dernekleri aracılığıyla sosyal iletişimi güçlendirmek, sorunlarda hamilik yapmak vs. sayılabilir.
davutoğlu bu yaklaşımı savunurken türkiye cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesini üstü kapalı olarak, sert bir söylemle eleştirmekte ve reddetmektedir. o'na göre kemalizm, elitist, halktan kopuk bir sistem olarak kendi halkına yabancılaşmış ve durum halkın desteğini yitirmesine yol açmıştır. o'na göre halkın desteğini yitiren bir ülkede sağlıklı bir dış politika gerçekleştirilmesi mümkün değildir. dolayısıyla öncelikle yapılması gereken halka dayanan milli bir iktidar kurmaktır; böylece başarılı bir dış politika izlenebilir.
yine kemalizm, osmanlı mirasını reddederek kendi halkını hafızasızlaştırmış ve bu durum halkta boşluk yaratmıştır. bu boşluk, eski aidiyetin ( din, cami, kışla) tekrardan canladırılmasıyla oluşabilir demektedir davutoğlu.
ayrıca yeni osmanlıcılığı anlamak için uluslararası konjonktüre de dikkat etmek gerekir: neoliberal sistem, üst yapısal olarak yeni muhafazakarlığa dayanmaktadır. bu yeni muhafazakarlık, fransız devrimi sırasındaki mufazakar anlayıştan ayrılır; aralarındaki fark yeni muhafazakarlığın değişim fikrine bağlı olması; fakat değişimin kontrol altında tutulması gerektiğini savunmasıdır. bu yeni muhafazakarlığa göre toplumsal değerlerde değişim çok yavaş ve tedrici olmalı,mutlaka kontrol altından tutulmalıdır.
amerika'da bunun örneği başkan
ronald reagan döneminde, ingiltere'de ise
margareth teatcherdöneminde uygulanmıştır.