yeni türkiye nin yeni ekonomisi

1 /
nils holgersson nils holgersson
yiyici siyasal islamcı tayfanın cebine akan ekonomidir. allah kitap deyince bunlara cesaret geliyor ölümüne hortumluyorlar sanki düşmanın malı gibi ve ekonomi dibe çakılıyor ne olacak ki doğal sonuç bu. allah muhammed diyerek donunuza kadar soyuyorlar gördüğünüz gibi. beğenmedikleri atatürk halkın ve ülkenin refahı için çalıştı çabaladı isteseydi bunların yaptığını yapamazmıydı sonuna kadar yapardı hem de. yapmadı eşitlikçi modern bir türkiye miras bıraktı bunlar şimdi talan ediyor o kazanımları ve ölmüş adamın anasına küfür ediyor buna rağmen. şeytan bunları görse tövbe edip müslüman olur diyeceğim şimdilik bu kadar.

hadi eyvallah.
dumrul dumrul
ticaret bakanı muş: "her şey stabil olsa, emtia fiyatları bu kadar yükselmemiş olsa enflasyon da bu kadar olmayacak" demiş.

türkçesi şu: "ülkenin anasını sktiğimizi görmezden gelirsek ekonomi gayet iyi"
1
oley oley
şimdi her sene asgari ücrete zam yapacaklarına asgari ücretten alınan vergiyi azaltsalar işler bu noktaya gelmezdi. 8000 tl(1 dolar = 8 tl) den 3500(437 dolar) vergi alıp 4500 vereceğine 7000 tl(1 dolar = 7tl) den 2500(357dolar)vergi alıp 4500 verselerdi. hem milletin alım gücü artardi hem de 1. durumda 4500*0.18/8 = 100 dolar kdv yerine 2. durumda 4500*0.18/7 = 115 dolar kdv toplanabilirdi. ki bu hala denenebilir.
jitemci astsubay jitemci astsubay
olmayan bir ekonomidir.

memlekette sokakta kime çarpsan üniversite mezunu. ya yüksek lisans yapıyor, ya açıktan ikinci üçüncü lisans diplomasını alıyor. herkes polislik, uzman çavuşluk, memurluk peşinde. bir kaç kişi yazılım kovalıyor. gençlerin çoğu ya kurye, ya özel güvenlik, ya polislik sınavına hazırlanıyor. kızlar ya kpss ya ales kursunda. onlyfans'a oraya buraya düşmeye, instagram'da iki check in atmak üç kokteyl koymak için olmadık heriflerin ağız kokusunu çekmeye başladılar. köyler boş. tarım ve hayvancılık gerilemede. üretici şikayetçi, ham maddeci şikayetçi, tüketici şikayetçi. sınırlar kevgire dönmüş bu ekonomi her gün besleyemeyeceği kadar binlerce afganı pakiyi suriyi de içeri almaya devam ediyor. hastanelerde randevu yok. yağ, şeker, gaz ne kuyruğunu eleştirdilerse halka aynısını 2022'de yaşattılar. daha beteri de gelecek önümüzde.
acarabi acarabi
ne ekonomisi ne yeni türkiyesi?
el birliğiyle çanına ot tıkamakla meşgulüz.
yapılanları sessizce seyredenlerin katkılarıyla tabii...
ortaçağbilgini ortaçağbilgini
ne ekonomisinden bahsediyorlar anlayamıyorum. 5 yıl önce yani 2017 de yaşadığımız şehri ekonomik nedenlerden dolayı terk ettik , 5 yıldır tüm kardeşlerimizle beraber çalışıyoruz 3 kardeş ve ayriyeten babam emekli. i̇lk bir buçuk yıl borçları harçları kapattık. 3,5 yıldır birikim yapıp anne babaya bir ev almak istedik ama olmadı lanet olsun bunların sistemine düzenine. ev fiyatları 5 katına çıktı. bütün birikimimiz eridi gitti. zengin zenginleşti fakir hâlâ fakir.

yaşadığım şehrin en kötü mahallesinde bile dairelerin fiyatı 750 bini geçti. şehir merkezinde 1 milyonu geçti fiyatlar. bu ülkenin insanı başını sokacak bir ev alamıyor , fahiş kiralar ödüyor ama elin arabı, almanı , götü boklu gurbetçisi gelip ev alıyor 50 bin euroya , dolara.

ev almak için konut kredisi denilen şeyi devreye soktular , bir kuşak 1 milyon kredi çekip yıllarca ödeyecek. bunların allah'ı dini de yok. sabahtan akşama kadar din kur'an deyip milletin beynini yıkadılar ama garibanın ,fakir fukaranın halinden anlayan yok.

şimdi diyeceksiniz ekonomi bu kadar kötüyse neden bir isyan çıkmıyor nedeni şu ; üst tabaka insanlar için enflasyon bir nimettir , servetlerine servet kattı bu tabaka. orta kesimin maaşlarını şişirdiler ve şuan bu kesimi 6 ayda bir süründürüyorlar. alt tabakanın tüm umutlarını yok ettiler , sıradan birşey olan ev ve araba bile alamıyorlar.
dumrul dumrul
akp'li metin külünk özetle ekonomiyi de refahı da skip attık diyor.

twitter.com

şu özellikle güzel: "en üstteki %10'luk kesim toplam servetin %67'sine sahipken, en alttaki %50'lik nüfus toplam servetin sadece %4'üne sahiptir. acaba ekonomi yönetimi bu tabloyu okuyor mu? bürokratlar bu tablodan haberdar mı?"

şaka gibi ama adam bürokrat diyor, ekonomi yönetimi diyor. lan ülkede tayyip'ten başka söz sahibi bir tek kişi, bir tek kurum mu var?

müdür bu. buna konuşacaksın:




en üstteki yüzde 10'luk kesim demişken...

(bkz: akp çocukları)
nils holgersson nils holgersson
yağma ve talan ekonomisidir emme gotümdeki donu da alsa reyisçiyim adam o adam aç kalsam da pohumu yesem de ampulavuracam mührü seçimde gılıçdar ülkeyi batırdı yohsam tayyip bizi uçuraszxcdxc.....

uyarı : aşırı doz cehalet ve utanmazlık içerir
çürümüş bir şeyler var danimarka krallığında çürümüş bir şeyler var danimarka krallığında
"hocam şu soruyla da çok karşılaşıyoruz: seçim öncesi özellikle muhalefet ve ekonomistler diyordu ki, iktidar böyle yaparsa çöküşe gidiyoruz, şöyle devam ederse ekonomi çöküyor. ama baktık ki ekonomi çökmedi, çökmüyor. elbette çökmesin de o halde niye çöküyor deniliyordu işte çökmedi. neden?

efendim ekonominin çökmesi değil, durgunlaşarak çürümesini yaşıyoruz. çürüme ve dağılma diye de bir süreç var. uzun sürerse doğal hal budur diye; en kötüsü afyon gibi alışırsınız, hayat budur diye. örneğin ortalıkta serseri mayın gibi dolaşan diplomalı işsizleri veya geleceği olmayan üniversite öğrencisi gençleri bünyesinde barındıran, zaman içinde bu durumu artıran toplumsal bir ortam…

çöküşten daha kötü bir şey bu. çok uzun sürerse, çürümeye alışırsan bir türlü yaşar gidersin. diğer bir uçta da o vahşi kapitalizmden nemalananlar, büyük rantları gelire dönüştürerek parazitleşen yaşam tarzlarını sürdürenler var."

www.gazeteduvar.com.tr

"cumhuriyetin 100. yılını bitirmemize günler kala şu soruyu size bilhassa sormayı çok önemsiyorum. türkiye cumhuriyeti'nin 100. yılında, vadettiklerini de düşünerek geldiğimiz noktada sermaye ve emek açısından tahlili nasıl yaparsınız?

(korkut hocanın burada yüzü gölgeleniyor. susuyor ve önüne bakıyor. sonra, bunu koymayalım söyleşimize, diyor. neden hocam, diyorum. "kötümserim de onun için" diyor. artık üzgün ve sessiz. sessizliği ben bozuyorum)

bunu niye soruyorum biliyor musunuz hocam? bir yandan türkiye'de siyasal i̇slam'ın 20 yıllık etkisini her şekilde hissediyoruz elbette ama ben esas sorunun şu olduğunu düşünüyorum: türkiye'nin, cumhuriyet tarihi boyunca öyle ya da böyle korunduğu vahşi kapitalizme topyekun teslimi yaşanıyor artık. tüm kural ve hukuku yok ederek, özelleştirmeler yoluyla, emeğin örgütlülüğünün kırılmasıyla, sermayenin kuralsız hırçınlığıyla, küçük ayrıcalıklı grupların reel iktidarıyla bir vahşi kapitalizme sürükleniyor türkiye. oysa cumhuriyet fikri öyle değildi. siz ne düşünürsünüz diye merak ediyorum.

son yıllardaki gelişmeleri, sermayenin istikrarlı tahakkümünü sağlayan bir modelden, giderek vahşileşen bir kapitalizme geçiş olarak da nitelendirebiliriz. saray'ın neoliberal programı, bu dönemde sermayenin ölçüsüz ve hızla ihya edilmesini hızlandıran bir kargaşaya dönüştü. bu ortamda kredi pompalamaları ölçüsüz servet eşitsizliklerini besleyerek gelir dağılımındaki abartılı kutuplaşmanın kaynağı oldu. enflasyon, kârları şişirerek beslendi. bugünlerde yeni ekonomi ekibi sermayenin neoliberal (ama yürüyen) biçimine, gelir ve servet dağılımındaki kutuplaşmaları koruyarak dönüş çabasında. erdoğan, dört yıllık iktidar garantisini güvenceye alırsa, imf'nin hedeflediği türde sermaye tahakkümüne razı olabilir. o modeli on iki yıl uyguladı.

öte yandan toplumsal çürümenin, kapitalizmin vahşileşme konjonktürünün ötesine giden i slamcı faşizm boyutu da var. emekçi sınıfların saflarında i̇slamcı faşizmin kök salmasını önleyecek tek direnme gücünün, cumhuriyetçi ve sosyalist bir muhalefet cephesinde olduğunu düşünüyorum. bu seçenek, bugün sadece türkiye'nin birkaç parçaya ayrılmış olan sosyalist, komünist, devrimci partilerinde, örgütlerinde var. ve bu partilerin bugün hareketsiz olan geleneksel cumhuriyetçi kalabalıklarla, örneğin chp'nin kitle tabanıyla bütünleşmesi gerekiyor."
1 /